Şimdiye dek hiçbir partiye üye olmadım.
Pek övünülecek bir şey değil ama hiçbir partili değilim.
Yıllardır köşe yazıları yazıyorum.
Yazılarımı takip edenler -ki sağ olsunlar, epeyce var- dünya görüşümün ne olduğunu bilirler.
Hele de günümüzde yaşanan popülist politikacılığın hep dışında kaldım.
At izinin it izine karıştığı bir iklimden geçiyoruz.
Böyle bir iklimde, sosyalizme hep inandığımı, hep güvendiğimi söylemek bile, “gözünün üstünde kaşın var” gerekçesi için yeterli bir neden olsa gerek.
70 yaşımı çok gerilerde bırakmış olmam, gözün üstündeki kaş bahanesini ortadan kaldırmayabilir.
Sosyalist geçinen, bu konuda ünlenmiş bazılarının bile bu işin popülizmi içinde olduklarına inananlardanım.
“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” özdeyişini, yaşamım boyunca hep ilke edindim.
Her görüşten arkadaşlarım, dostlarım var.
Ve beni en az kendimi tanıdığım kadar tanırlar.
Yüce bir dinin politikada araç olarak kullanıldığı bir dönemde, Müslüman geçinen şu Allah’ın belası Arap ülkelerindeki gelişmelere bakar mısınız?
Eksiksiz, tümü emperyalist güçlerin uşaklığını yapıyor.
Bu emperyalist güçler, Ortadoğu’yu yıllardır kullandığı halde, yetmemiş olacak ki her geçen gün daha da ileri giderek, iti ite kırdırma politikası güdüyorlar.
Ortadoğu’da yaşayanların derdi ise ya dolar ya avro.
Nüfusuyla, yüzölçümüyle, Gaziantep kadar bile olmayan Katar, zoru görünce yelkenleri indirip, Amerika’dan silah satın almaya başladı.
Daha önce Suudiler de milyarlarca dolar verip, ayni adresten silahlar almıştı.
Şimdi herkes kendini güçlü sanıyor ama onlara silah satan ülke, kıs kıs gülerek ellerini ovuşturuyor.
Biz de kalkıp Katar’a Mehmetçik gönderme kararı alıyoruz…
Bu işlerin sonunda, tünelin aydınlık ucunun göründüğü falan yok.
Tünelin daha da karanlık dehlizlerinde kulaçlar atılıyor.
Neden mi?
At izinin it izine karıştığındandır…
|