Geçtiğimiz günlerde Siverek’de Tahra denilen bir tür bıçakla Atatürk anıtına yapılan saldırıyı sadece bir meczubun saldırısı olarak düşünüyorsanız bilin ki ciddi bir yanılgı içindesiniz…
Tabi aynı durum bunun bir provokasyon olduğunu düşünenler için de geçerli…
Çünkü Atatürk’e yapılan saldırılar, çok seyrek…
Yani binde bir olarak yapılan bir anlamda münferit olarak nitelenebilen türden saldırılar değil…
Tersine bilinçli, sistemli, son derece programlı…
Ve bir amacı gerçekleştirmek için yapılan saldırılardır.
Zaten öyle olduğu için ki sıklıkla onun İlkeleri, Devrimleri tartışma konusu yapılıp…
Adı hemen her yerden kaldırılmaya çalışılırken...
Ya da Sevr için bugüne kadar en küçük bir söz bile edilmediği halde neden Lozan ikide bir uydurma bilgilerle sık sık tartışma konusu yapılıyor dersiniz?
Hep aynı amaç için…
Ama bazen bakıyorlar ki tüm bunlar yeterli gelmiyor bu kez belden aşağıya saldırıyorlar…
Bir savaş sırasında düşmanın bile söyleyemediği sözler Cumhuriyetimizin kurucusuna söylenilebilip…
Özel hayatına…
Mahremiyetine
Ahlaksızca dil uzatılabiliyor…
Diyeceksiniz tamam da neden?
Aslına bakarsanız saldırılmasının bir tek nedeni bulunmaktadır o da ulus kimliğin, ulus devletin, ekonominin zayıflatılarak yerine çok kimlikli, çok kültürlü
Çok dilli federatif bir devlet kurmak…
Aslına bakarsanız bu plan hiç birimize yabancı değil…
Çünkü bu plan…
Biliyoruz ki neredeyse Sevr’den bu yana emperyalizmin gerçekleştirmek istediği 100 yıllık hedeflerinden biridir.
Düşünebiliyor musunuz?
Birinci Dünya savası sona ermiş, Mondros ve Sevr anlaşmalarıyla da ülkemizin dört bir yanı işgal edilmiş…
Türklere ise Sevr anlaşmasıyla sadece Ankara ve çevresiyle sınırlı 8–10 kadar il bırakılmış…
Tabi o yıllarda…
Biraz milliyetçilik akımlarının etkisi biraz da zamanın emperyalistlerinin kışkırtmasıyla Osmanlı’daki azınlıklar da Osmanlı milli bir devlet olmayıp, imparatorluk olması nedeniyle kendi milli kimliklerini yaşatıp, geliştirme fırsatı bulduklarından çok kısa bir sürede kendi devletlerini kurarak ayrılmışlar ama…
Sadece Türkler Türk kimliğini öne çıkarmayı azınlık olmayı kabul etmek olarak değerlendirip, devletin parçalanmasına yol açacağı gerekçesiyle ayrı bir devlet kurma çabasına girişmemiş ve Osmanlı kimliğini ellerinden geldiği kadar sürdürmeye çalışmışlardır ancak gerçek şu ki Türkler devletsiz kalmıştır…
Ta ki Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ortaya çıkana kadar…
İşte zaten her şey o zaman başlıyor…
Türkler…
Aralarında Tarihte yenilmez denilen üzerinde güneş batmayan bir devletin de bulunduğu bir grup emperyalisti yenilgiye uğratarak bağımsız bir ulus devlet…
Bir Cumhuriyet kuruyorlar kurmasına ama aması var…
Emperyalizm kendilerine karşı kazanılan bu tarihin ilk bağımsızlık savasını hiç unutmuyor.
Bu nedenle de o tarihten beri gerek dıştan saldırı ve tehdit, gerekse içten ulus devlet ve Cumhuriyet karşıtı gericiliği de kullanarak Türkiye’yi bağımsız, güçlü bölgede söz sahibi bir ulus devlet değil…
Çok parçalı…
Birbiriyle çatışan etnik ve dini kimliklerden oluşan emperyalizmin açık pazarı bir devlet yapmak için elinden geleni yapıyor…
Ancak şunu da biliyorlar…
Atatürk itibarsızlaştırılmadan…
Ulusal günler önemsizleştirilip, ulus bilinci yok edilmeden bunun yapılması mümkün değil…
Şimdi o yapılmaktadır...
|