Doğrusunu isterseniz bugün toplumca yaşadığımız siyasi çatışmaya bir ad vermek gerekirse…
Bunu basit iki siyasi düşünce olarak adlandırmak inanın mümkün değil.
Aslında bu yaşadığımız çatışmanın sadece…
Evet, sadece bir anlamı bulunmaktadır, o da ulus devleti korumaya çalışanlarla…
Bunu yıkıp…
Yerine çok kimlikli,çok kültürlü…
Çok dilli…
İslamcı federatif bir devlet kurmak isteyenler arasındaki çatışmadır denilse sanırım doğru ifade etmiş olmaktayız.
Hem zaten eğitimden,dış politikaya…
TSK’nın yeniden yapılandırılmasından…
Ticarete…
Hatta Cumhuriyetle oluşturmaya başladığımız sanayinin yabancılara peşkeş çekilmesinden, rafinerilerin satılmasından tutun, haberleşmemizi bile onlara kolayca teslim etmeye varıncaya kadar bu çatışmayı hemen her alanda görmek mümkün…
İsterseniz konunun anlaşılması için biraz örneklendirelim ama hazır eğitimden de bahsetmişken ilk sıraya da onu alalım ne dersiniz?
Sahi eğitim politikası nasıl işliyor daha doğrusu nasıl bir kuşak yetiştirmek isteniyor hiç düşündünüz mü?
Hiç sakın ;“Biz öğrenciliği çok gerilerde bıraktık…”
“Okulları bitireli şu kadar sene oldu, bizi hiç ilgilendirmiyor…” türünden yorgun demokrat edebiyatı falan yapmayın…
Çünkü karnım tok…
Hem zaten konu Türkiye’de ortak değerlerle yetişecek gelecek kuşaklar olunca bununla ilgilenmek kanımca vatan görevi bile sayılmalıdır demiş olsak yanlış söylememiş oluruz.
Bakın ta Cumhuriyetin ilk yıllarında Tevhidi Tedrisat Yasası denilen bugünkü adıyla Eğitim birliği olarak adlandırılan yasanın amacı neydi?
Çeşitli kurumların…
Hatta özel çeşitli vakıfların elinden eğitimin alınıp ortak değerleri olan…
Aynı duyguları paylaşan…
Aynı dili konuşan…
Kısacası milli duygu ve düşüncelere sahip öğrenciler yetiştirmek değil miydi?
Peki ya şimdi…
Bırakın müfredatı…
Devlet kendi okulları için en küçük ekonomik destekte bile bulunmazken, nereden çıktığı belirsiz sayısız tarikat ve cemaate hatta yabancı sermayeli çeşitli kuruluşlara okul açması yönünde destek olup…
Öğrenci başına teşvik vermesi, sahi ne anlama gelmektedir?
Aslında anlamı çok zor değil, burada anlamanız gereken, bundan sonra artık eğitim birliğinin değil…
Eğitim çokluğunun öne çıkacağıdır…
Hem zaten bu süreç, siyasi yönelişimizle de doğrudan ilgilidir…
Çünkü millet olma yolundaki bir Türkiye, eğitimi tek ve milli yapmak…
Milli kimliği yok ederek, siyasi İslamcı federatif bir düzen getirmek isteyenler de eğitimi çoklaştırmak zorundadır.
İşin doğasında da o vardır…
Herkese fırsat eşitliği tanıyan ya da tanıması gereken devlet eğitimiyle, eşit yurttaşlık bilinci ve Millete aidiyet kazandırılırken…
Özel okullarda okuyanlara da o okullar hangi tarikat, cemaat ya da yabancı kuruluşa aitse ona aidiyet kazandırılacaktır…
Hem zaten böyle gittiği takdirde müfredat değişikliklerinin de katkısıyla öğrenciler bir süre sonra ne Atatürk’ü öğrenebileceklerdir, ne de bağımsızlığı…
Emperyalizm…
Sömürge olmak gibi kavramlar bile onları ilgilendirmeyecektir…
Zaten öyle olunmamış olsa yıllardır Türkiye’ye üretim yapan tek bir kuruluş açılmazken…
Atatürk heykellerine yapılan saldırılar bile sessizlikle geçiştirilirken…
PYD’ye silah veriyorlar diye halka şikayet ettikleri bir ülkenin büyükelçiliğine, koskoca AOÇ’nin bir parçası neden verilsin değil mi?
|