Koca koca adamlar, profesörler, doçentler, gazeteciler, aklı erenler, ermeyenler oturup gözümüzün içine baka baka, “FTÖ devlette nasıl yapılandı” diye tartışıp duruyorlar.
Şaşkınlıkla, hayretle, ağzımız bir karış açık dinliyoruz.
Oysa bu konuyu tartışanların hemen hemen tümü, düne kadar “Hocaefendi” dedikleri lümpene şirinlik için nazire dizen adamlar.
Tüketildi mi?
Hayır.
Şimdilerde FTÖ ye karşı çıkmış kim varsa onları FTÖcü diye ihbar edenler de bunlar.
Amaçları kendi mabatlarını kurtarabilmek.
İktidardakiler de bu işin böyle olduğunu bal gibi biliyorlar ama ne yapsınlar?
Onlar için amaç iktidarda kalabilmek ve iktidarlarını istedikleri gibi sürdürebilmek.
Milyonlarca Suriyeli sığınmacı üreme faaliyetlerini sürdürüyormuş, bu işin sonu hoş değilmiş düşünen, tartışan, çözüm arayan kimseye rastlayamamak, düşünen, aklı başında yurttaşın içine oturuyor.
X
Her evde, her işyerinde televizyon var.
Haber kanallarının dışındaki televizyonlar, kimin eli kimin cebinde programları üretip sunuyorlar.
Benim necip halkım, neredeyse bu tür kanalların tiryakisi olmuş durumla.
Konuyu tartışan, analitik yaklaşıp eleştirel yaklaşımlar gösteren Allah’ın bir kuluna rastlayan var mı?
Demek ki herkes halinden memnun.
Ne olacak o zaman?
Bırakın Barzani Irak’ın kuzeyinde referandum yapsın.
Bırakın Ege Denizini Yunanlılar işgal etsin.
Bırakın Kıbrıs elden çıksın, öyle bir sorunumuz kalmasın.
Bırakın Suriye kırk parçaya bölünsün.
Bırakın Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa sancılı bir biçimde yaşamlarını sürdürsünler.
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir nasıl olsa.
Ve bırakın BM’de boş sıralara konuşalım.
Sonuç olarak konuştuk ya!
Bu anlayışla Türkiye’nin bir yere varamayacağını bildiğim gibi, Türkiye’ye bir şey olmayacağına da inanıyorum.
Çünkü bizi yok etmek istemiyorlar.
Süründürerek kendilerine biat etmemizi istiyorlar.
Yalanım, yanlışım varsa beni taşa tutun…
|