2017 yılının sonuna geldik.
Bitmeye 2.5 ay gibi kısa bir zaman kaldı.
Bu yıl nasıl geçti diye sorarsanız;
Böyle bir soruya, suruyla yanıt vereyim;
Kaç şehit verdik?
Kaç güvenlik görevlisi gazi oldu?
Kaç kadın öldürüldü?
Kaç kadın taciz edildi ve kaçı tecavüze uğradı?
Kaç çocuk taciz edildi ve kaçı tecavüze uğradı?
Kaç kız çocuğu gelin gitti?
Yan baktın, omuz attın, yol vermedin diye kaç cinayet işlendi?
Kaç hırsızlık olayı yaşandı?
Bu hırsızlardan kaçı yakalandı?
Kaç orman yangını çıktı? Kaçının suçlusu yakalandı?
Hapishanelerde geçtiğimiz yıl kaç kışı vardı, bu yıl sayı kaç oldu?
Neredeyse 6. Yıla giren Suriye konusu bitti mi?
Gündemdeki Kuzey Irak konusunda tavrımız ne olacak?
İlkin uçağını düşürdüğümüz, sonra dost olduğumuz Rusya ile bu dostluk sürecek mi?
Amerika ile dostluğumuz, müttefikliğimiz ne alemde?
Karşılıklı vize durdurulması ne anlama geliyor?
Suriye’nin ÖSO suna verdiğimiz destek nereye kadar sürecek?
Esat ile barışacak mıyız?
İsrail ile olan ticari ilişkilerimiz hangi noktaya geldi?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan Arap ülkeleriyle aramız nasıl?
Böyle kafa karıştırıcı soruları çoğaltabiliriz.
Kimsenin kafası karışmasın diye fazla soru sormuyorum.
Ancak son bir soru;
2017 yılı gibi bir karanlık yılı, 2018 yılında yaşamak istemeyen kaç kişi var?
X
Bu yazım, sezonun son Akdeniz sahili yazısı.
Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında, bulunduğum coğrafyaya bir damla yağmur düşmedi.
Ekim ayına girdik, hava biraz bulutlanmaya ve ilk yağmurlar serpiştirmeye başladı.
Sevindirdi ama ben sahili terk etmeye karar verdim.
Uzun tatilin sonuna geldik, dönüş hazırlıkları başladı.
Bana bir hafta izin…
|