Anadolu.
Çeşitli uygarlıkların harmanı olması yanı sıra, tarımda ve hayvancılıkta göz dolduran, gıpta ile bakılan bir anayurttu.
Canlı hayvan ihracatı yapılır, meyvesi, sebzesi, çeşitli tarım ürünleri dünya pazarlarında görücüye çıkardı.
Bu saydıklarım, cumhuriyet dönemine geçildikten sonra adım adım gerçekleştirildi ve Türkiye dünyada saygın bir noktaya geldi.
Bu arada toprak altı zenginliklerine değinmedim.
Böyle olduğundandır ki emperyalist güçlerin gözü hep Türkiye’de idi.
X
Şimdi bu cennet ülkenin son durumuna bakalım;
Çukurova’da pamuk bitti.
Malatya’da kayısı ağaçları, Karadeniz’de fındık ağaçları kesilmeye başlandı.
Adıyaman’da, Ege’de tütüne hor bakıldı.
Barak Ovası, ülkenin mercimek ve tarım ürünleri ambarıydı, ambar kapatıldı.
Orta Anadolu’da, Ege’de şekerpancarı bitirildi.
Doğu’da, Güneydoğu’da hayvancılık kalmadı, dolayısıyla et ve süt ürünlerinde dışarıya bağımlı hale gelindi.
Yüzölçümü Konya ilimiz kadar olan Hollanda’nın, dünyada et ve süt ürünleri konusundaki başarısını örnek alsanız diyemiyoruz çünkü Hollanda ile papaz olduk.
X
Havada ve karada “yerli ve milli” ürünümüz yokken, “akil” adamlar toplanıp “babayiğit” aramaya başladılar.
Bu babayiğit adamlar ne yapacaklardı?
Türkiye’nin ilk(!) “yerli ve milli” otomobiline finansör olacaklardı.
Konunun üzüntü veren yanı, sanayi kenti olarak bildiğimiz Gaziantep’ten, bu konuda bir “babayiğit” in çıkmamasıydı.
Yine de üzülmemek gerek, çünkü inşallah yakın zamanda, yollarımızda yerli ve milli ilk otomobilimizi “seyrüsefer” içinde göreceğiz.
Bu iş çok zaman almayacak.
Seçimlere yakın bir tarihte gerçekleşecek inşallah…
X
Son söz;
İktidarlar, yönettikleri halkın mutlu ve huzurlu olması için vardır…
|