Okullarda, üniversitelerde, dershanelerde öğrenci, müşteri.
Öğrenci velisi müşteri.
Hastanelerde hasta müşteri, hasta yakını müşteri.
Pazar ola desek, bize kızan çok olur.
Aslında kızacaklarına muhasebelerini kontrol etseler, bize hak verirler ama o defterleri dolu olduğundan, gizli de olsa kızmakla yetinirler.
Aslına bakarsanız her yurttaş ayrı ayrı müşteri.
Kimin müşterisi?
Söylemeye dilim varmıyor ama devletin müşterisi.
Nasıl mı?
Şöyle ki efendim; evinizde, işyerinizde elektrik var, su var, müşterisiniz.
Bir aracınız var.
Birkaç kere müşterisiniz.
Yola çıktınız, otobana girdiniz, müşterisiniz.
Yakıt alırken müşterisiniz.
Aracınızın vergisini verirken, sigortasını yatırırken müşterisiniz.
Oturduğunuz konut kendi malınızsa, emlak vergisi müşterisisiniz.
“Ne yapalım kardeşim, sistem bu, düzen böyle” diyecek olursanız, ben de “eee kardeş, sistemi kuran da sensin, düzene boyun eğen de sensin” dersem sakın kızma.
“En iyisi sen sisteme teslim ol ki bu düzen böyle sürüp gitsin” derim.
Çark nasıl olsa dönüyor.
Ve görünen o ki bu çark bir süre daha böyle dönmeye devam edecek.
Ya sonra?
O sonrayı düşünmek bile istemiyorum…
ŞAHİNBEY’DEN UMRE’YE…
Bu arada bizim Şahinbey Belediyesi yine harikalara imza atıyor.
Gençleri umreye yollama telaşında.
Kimin, kimlerin cebinden?
Müşterilerinin cebinden.
“Herkes kesesinden yiyip içsin davetim var benim” demiş ya şair.
Yani herkes müşteri elhamdülillah…
ABBAS YİNE YOLCU
Yarın Bolu’ya gidiyoruz.
Bolu kaplıcalarında sağlık arayacağız.
Çok kısa sonra yine birlikteyiz.
|