Tartışılmayan kurum kalmadı.
Yüksek mahkemelerden tutun, yerel mahkemelere kadar tartışılır oldu.
Hakimler Savcılar Kurulu, Türk Silahlı Kuvvetleri, polis, tüm bakanlıklar, tüm genel müdürlükler,
Hep tartışılır oldu.
Üstüne üstlük şimdiye dek tartışılmayan Diyanet İşleri Başkanlığı bile son günlerin tartışma odağı oldu.
Böyle hassas konuları, halkın haber alma sorumluluğunu ve görevini üstlenen gazeteler, televizyonlar, haberi kendi meşreplerine göre verir oldular.
X
TRT Televizyonu, yayına yeni başlamıştı.
Tüm haberler o günün koşullarında siyah beyaz veriliyordu.
Bir tren kazası olmuştu.
Elinde mikrofonla rayların arasına sıkışmış, kurtulmak için çaba harcayan birine yaklaşıp, “kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” diye soran TRT muhabiri bile vardı.
O zaman bu gazetecinin zor durumdaki birine sorduğu bu soruyu yadırgamıştık.
Hani günümüzde daha ilginçlerini yaşıyoruz ya!
X
Günümüze gelirsek; elle tutulur yanımızın kalmadığını görüyorum.
Çünkü hemen hemen her kurum her gün tartışılır durumda.
Peki, bu tartışmalar nasıl bitecek diye sorarsanız;
Bu düzeye gelmiş tartışmaların biteceğini sanmıyorum.
Çünkü her kurum, her kuruluş tartışılıyor ve o kurum ya da kuruluştan ses soluk çıkmıyor ama konu ilgili ilgisiz dillerden düşmüyor.
Tartışan tartışana.
Tartışılan bu konular hakkında bir açıklama yapılmıyorsa, dananın altında buzağı arayanlar da çoğaldıkça çoğalıyor.
Böyle bir belirsizlik ve açıklama yoksulluğu nereye ve ne zamana kadar sürecek?
Belli değil.
İstediğimiz kadar şeffaf olalım, benim necip halkımı aydınlatamadıktan sonra bu şeffaflığın çukuruna düşmek hep kaçınılmaz olur.
Ne diyelim?
Eyyi olur inşallah…
|