Ezelden bu yana dost ve müttefik olarak bildiğimiz Amerika, Ortadoğu’dan elini bir türlü çekmiyor.
Biz, 300 yıllık Amerika’yı, Kristof Kolomb’un keşfetmediği sularındayken, bu yeni dünya ülkesinin askerleri Ortadoğu’da at koşturuyordu.
At dedimse bildiğimiz canlı hayvan değil, gelişmiş teknolojinin çelik atlarından söz ediyorum.
Nerede bir terör örgütü varsa, bu dost ve müttefik ülke onun arkasında duruyor.
Bu arada kendi terör öğütlerini üretmenin de ustası.
Bu olgu, yıllardan bu yana böyle süre gelip süre gitmiyor mu?
Bugün dost ve müttefik bildiğimiz Amerika’nın başında, akıl sağlığı pek yerinde olmayan bir adem var.
Kendi ülkesinde bile bunu dillendirenler yok mu?
Her insanda deli duygular vardır.
Peki, akıllı kimdir diye sorarsanız;
Deli duygularını kontrol edebilen insanlar akıllıdır derim.
İşte dost ve müttefik bildiğimiz Amerika’nın başkanı, deli duygularını kontrol edemiyor.
Bundan dolayıdır ki dost kim müttefik kim aldırış ettiği yok.
X
Bizim güney sınırımız yine karmakarış bir durumda.
Hatay’ın, Kilis’in ilçeleri, köyleri top sesleriyle yaşamayı öğrendi.
Ne zaman ne olacağı hala belli değil.
“Bir gece ansızın gelebiliriz” popülizminin dışına çıkılamadı.
Bunu el aleme belli etmenin anlamı var mı?
1974 Kıbrıs hareketini yaşamış bir ülkeyiz.
Bir sabah kalktığımızda, bir de baktık radyoda marşlar çalıyor.
Pür dikkat dinliyoruz, sonucu merak ediyoruz.
Televizyon olayı yeni ve siyah beyaz.
Bir baktık Başbakan Bülent Ecevit kameranın önüne geçti ve bu sabah Kıbrıs’sa barış hareketinin başladığını söyledi.
Böyle bir çıkarmanın olacağından kimsenin haberi yoktu.
Sonuç; bu dost ve müttefik bildiğimiz ülkeden ambargo yedik.
Hani ben yine öyle olsun demiyorum da, öyle “bir gece ansızın gelebiliriz” söylemleriyle, ancak taban rahatlatılır diye düşünüyorum.
Çünkü güney sınırımızda oturan yurttaşlarımızın kaygısını duyan ve anlayan kimse çıkmıyor.
Ve davul – zurna savaşa gireceğimizi ortalıkta söyleyerek tabanı rahatlatmak çözüm olmasa gerek.
|