Son günlerde Türkiye tam bir diplomasi trafiği içinde.
Gelen gelene.
İşimizin başımızdan aşkın olduğunu gören ve düşünen yok.
Nasıl işler mi?
Anlatayım;
Ya şehit cenazelerine katılıp şehide Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz ya da kırmızı halılar serip, yabancı devlet adamlarını ağırlıyoruz.
Mehmetçiğimiz Doğu’da PKK ile Güney’de sınırımızı da aşıp YPG – PYD ile çarpışıyor.
Bizi anlayan, dinleyen yok.
Ha bire diplomasi trafiği.
Keşke bir işe yarasa.
Bu yabancı devlet adamlarının gelişleri, bizi sevdiklerinden mi yoksa oyalamak istediklerinden mi?
En azından yurttaşlar olarak biz bilemiyoruz.
X
Ülke böyle yoğun bir diplomasi trafiği ile meşgulken, başta Hatay, Kilis ve Gaziantep olmak üzere, birçok kentimizde de sığınmacı trafiği yaşanıyor.
Cennet ülkemde böyle bir trafik yaşanırken, yüce meclisin genel kurulunda, birkaç milletvekili ile yardımcı doçentliğin kaldırılması tartışılıyor, şeker fabrikalarının satışı konuşuluyor.
Birkaç milletvekili diyorum çünkü iktidar partisinin gurup başkan vekillerinden ve az sayıda milletvekilinden başka katılan nedense pek yok.
Koca genel kurul salonu boş gibi görünüyor.
Daha yukarlarda ise seçim barajı ve “cumhur ittifakı” konuları görüşülüyor.
Böyle can alıcı(!) konuları bırakıp, yabancı devlet adamları ile görüşmeler yapmak, Ankara’ya biraz ağır geliyor olsa gerek.
Akşamları ise televizyonlarda düzenlenen açık oturumlarda, televizyon kargaları devlet işlerini tartışıyorlar.
Pek kıymet-i harbiyesi olmayan bu kargaları bir bıraksalar, ülkeyi üç günde aydınlığa çıkarırlar(!) ama onlara da pek kulak asan yok.
Kendileri çalıp kendileri söylüyorlar.
Ve böyle bir trafik içinde yuvarlanıp gidiyoruz işte…
|