Hukukçular tarımı tartışıyor.
İlahiyatçılar hukuku tartışıyor.
Ekonomistler sağlığı konuşuyor.
İnşaat mühendisi ziraatı, ziraat mühendisi çarpık yapılaşmayı konuşuyor.
Marangozun terziliği, berberin kuyumculuğu, ayakkabı boyacısının bakırcılığı konuşması gibi bir şey.
Sözün kısası; herkesin haddini aştığı bir iklimden geçiyoruz.
Ağzı olan, ha bire konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor.
X
Nurettin bilmem ne adındaki ilahiyatçı geçinen ve tüm konuşmaları cinsellik üstüne olan bir madrabaz hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığından bir ses çıktığını duydunuz mu?
Oysa adam yıllardır bu minval üzere konuşmalar yapıyordu.
Nihayet cumhurbaşkanı dayanamadı, “bunların hepsi kıyl – ü kal, ben ne dersem o” gibi bir laf etti ve olayı Diyanet İşlerine havale buyurdu.
Ankara savcılığı hemen harekete geçip soruşturma açtı
Ardından da İslam’ın güncelleşmesi gerektiğinden söz etti ya!
Bir anda destek sesleri yükselmeye başladı.
Bu İslam’ın güncelleşmesi konusu, ezkaza muhaliflerden birinin ağzından çıksaydı kıyamet koparılır, bunu söyleyen din düşmanı diye yaftalanıp topa tutulmaz mıydı?
Bu konuda görev kendisine verilmesine rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı hala sus – pus.
Bana sorarsanız, bizi aldatan birileri var ama kim?
İşte bu konuda da aklıma “şehit olmayan şeytandır” diyenler geliyor ki ürperiyorum, tüylerim diken diken oluyor.
Güney sınırımızın ötesinde Mehmetler can verirken, biz nelerle uğraşıyoruz?
Bakın, ittifaklardan, kongre çalışmalarından söz etmedim bile.
İlerde, bugünkü kendim ettim kendim buldum politikasının, başımıza daha ne tür belalar saracağını düşünen, konuşan, tartışan yok.
Varsa yoksa ittifak, kongre ve seçim çalışmaları.
Tanrım, sen aklımıza mukayyet ol…
|