Bir semer ustası, Gaziantep’te haykırıyor;
“Semer Vuran Kalmadı…”
Haberi, gazetemiz Telgraf’ta okudum.
Atadan semerci 40 yıllık bir semer ustası, “semer yapan 20 dükkan vardı, bugün yalnız biz kaldık. Yetiştirecek çırak da bulamıyoruz. Arabalar çoğaldıkça bizim meslek öldü” diye yakınmış muhabirimize.
Tamam, doğru, arabalar çoğaldı da o arabaların direksiyonlarına geçen, semer vurulacak o kadar canlı var ki…
Semerci ustası bu gerçeği göremiyor.
Öyle olmasa yılda binlerce can trafik kazalarında yok olur muydu?
Son usta, mesleğini bırakmayıp geliştirmeli ve semeri moda haline getirmelidir.
İnsan kılığına bürünmüş, semer vurulacak o kadar canlı var ki…
Böyle olduğunu son semer ustası da biliyor belki ama mesleğine saygısından söyleyemiyor.
xxx
Aynı gazetede başka bir haber daha vardı;
Atatürk Bulvarı’nda bulunan bir internet salonu işletmecisi, 14 ayrı marka cep telefonunu şarj edebilen bir cihazla, cep telefonu kullanıcılarına hizmet vermeye başlamış.
Çağa, teknolojiye ayak uydurmak budur işte…
Telefonunun şarjı bitenin bataryasını 15 dakikada dolduruyormuş.
Bu hizmetin karşılığında da 1 Türk Lirası alıyormuş.
Bu yeni teknolojik iş, cep telefonu kullanan ama bataryasının boş olduğunu bilmeyen canlıların çoğunlukta olduğunu düşündürdü bana.
İnternet salonu işletmecisi de böyle düşünmüş olacak ki bir boşluğu doldurup hizmet vermeye ve para kazanmaya başlamış.
Umarım işleri tıkırındadır.
xxx
Bir yanda çağın gerisinde kalmış bir mesleğin son temsilcisi, bir yanda teknoloji çağına ayak uyduran bir girişimci…
Ben, bu son semer ustasının sıkıntısını anlıyorum.
40 yıllık usta, çağa ayak uyduramadığı, mesleğinin geleceğini göremediği için haklı olarak yakınıyor.
Yetkililer, bu sesi duymalı ve son semer ustasının sıkıntısını ciddiye almalıdırlar.
İnsanların can güvenliği açısından, hayvanların semersiz dolaşması engellenmeli ve son semer ustası da mesleğini sürdürebilmelidir.
Yoksa halimiz nice olur?...