Ülkesi için çalışan bir devlet memuru.
Evli ve üç çocuklu.
Çocuklarının üçü de okuyor.
Eşi çalışmıyor.
Kiralık bir evde oturuyorlar.
Ev kirası, elektrik – su faturası, yakıt parası ödüyor.
Ulaşım için para harcamıyor. Çünkü tasarruf için, gideceği her yere yaya olarak gidip geliyor.
Haftada bir eşiyle semt pazarına gidip bir haftalık nevalelerini alıyorlar.
Hafta sonu piknik yaptıkları günü pek anımsamıyorlar.
Çünkü piknik yapmak etiyle, ekmeğiyle, kömürüyle, ulaşımıyla masraflı ve büyük külfet.
Kendisinin, eşinin ve iki çocuğunun cep telefonları var.
En küçük çocuğunun yok ama o da telefon isteyip duruyor.
Sinema, Tiyatro, sergi gezme gibi lüksleri(!) yok.
Yaşadığı kentte zaten tiyatro da yok.
Kredi kartı kullanmıyor.
Bankada parası da yok.
Tek geliri, her ay aldığı maaşı.
Bu yurttaşın maaşı ne kadar olmalı ki standart bir geçimi olsun?
Hiç düşündünüz mü?
X
Bir iş adamının oğlu eşinden ayrılıyor.
Ayrıldığı eşine, mal paylaşımından dolayı 6 milyon 500 bin dolar ödüyor.
Ayrıca eşine her ay100 bin, oğlu için 30 bin lira nafaka ödüyor.
İstanbul’da, Ankara’da ve Ayvalık’ta birer lüks daire veriyor.
Ankara’da, arsasıyla, konutuyla, 35 taşınamaz mal devrediyor.
Adamın özel uçağı ve yatı da var.
Ayrıldığı eşine uçağını ve yatını kullanma hakkı da tanıyor.
Bunu da düşünün…
X
Yukarda anlatmaya çalıştığım olayların kahramanları, bizim coğrafyamızda, bizimle birlikte yaşıyorlar.
Bu iki gerçek örnek, bizim yurttaşımız.
Şimdi bir kere daha düşünün.
Ama derin düşünün…
|