Enerjide dışa bağımlıyız.
Hem de yıllardır.
Üç yanı denizle çevrili cennet ülkemde denizi kullanamadık.
Dört mevsim güneş şakıyan cennet ülkemde, güneşten enerji üretmeye yeni yeni başladık.
Her mevsim, yellim yellim rüzgar esen cennet yurdumda, ilkin bilemedik ama rüzgarı da yeni yeni kullanmaya başladık.
Nükleer santrala gereksinim var mıydı bilemiyoruz.
Akdeniz şeridinin en şirin bölgelerinden birinde kurulmak üzere, Rusya’ya nükleer santral siparişi verdik.
Ücretini ne Rus parasıyla ne de Türk lirasıyla ödemeyeceğiz.
Ya hangi parayla ödeyeceğiz?
Amerikan doları ile.
Hem de 20 milyar dolar olarak anlaşılmış.
Peh peh peh.
Hani bizim Türk Liramız?...
Yerli ve milli olmak böyle bir şey olsa gerek.
Bu pazarlık arasında Rusya’ya domates satabildik mi acaba?
X
Reklamlarla, dizilerle, ilanlarla, filmlerle kent yaşamı özendirildi, köyler boşalmaya başladı.
Bu boşalmaya bağlı olarak tarım aksadı, hayvancılık tökezledi.
Tarım ürünlerini de canlım – cansız eti de dışardan alır olduk.
Eğitim derseniz lay lay lom.
Eğitimde gelinen nokta, Üniversite sınavlarında son sıralarda kulaç atan Gaziantep, parklarda, caddelerde dağıtılan bir broşürle aydınlanıyor(!)
Broşürde neler mi yazıyor?
“Demokrasi kurttur.”
“Okullar kurttur.”
“Okullardaki putlar kurttur.”
“Çocuklarınızı zorunlu eğitimden koruyun. Koruyun ki cehennem ateşinde yanmayasınız.”
“Nevruz kafir bayramıdır.”
Dağıtılan bu broşür için soruşturma açıldı mı bilemiyorum ama Gaziantep’te çocuklarını okullara gönderen öğrenci velilerinin nasıl bir tavır aldıklarını merak ediyorum.
Şimdiye dek bir tavır görmedik.
Daha ne günler göreceğiz? Ne tür aymazlıklarla karşılaşacağız? Bu konudaki duyarsızlığımızı sorgulayacak mıyız?
Vallahi onu da bilmiyorum…
|