Şimdi ben neyi yazayım?
Ortadoğu’da alevlenen ateşi mi yoksa Gaziantep’e yağan yağmuru mu?
Çünkü ikisi de çok ama çok önemli.
Yine de küresel kapışmayla başlayalım.
13 kilometre uzaktan Trump diye bir adem, Putin diye başka bir ademe haykırıyor;
“Hazır ol Rusya füzeler gelecek.”
Bir o kadar uzaklıktan Putin diye bir adem ses veriyor;
“Sen o füzelerini teröristlere karşı kullanmalısın.”
Üstelik bu göz dağları sosyal medya üzerinden veriliyor.
Eeee, bu iki adem de bizim dost ve müttefikimiz.
Şimdi biz hangi kutupta yer alacağız?
Yanı başımızda tehlike kelepleniyor.
Akdeniz, Karadeniz savaş gemileriyle donandı.
Ve dünya savaşı konuşmaya başlıyor.
Blöfü konuşan yok.
Bu arada İran Şam’ın yanında yer alıyor, Çin suskunluğunu koruyor.
Fransa, İngiltere hegemonca tavırlar içinde.
Hele de Fransa, Libya’da olduğu gibi Ortadoğu’da da fır kapma telaşında.
Gelişen son durum, etkisiz hale getirilen terörist sayısı vermeye benzemiyor.
Üyesi olduğumuz Nato’nun genel sekreteri, önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelecekmiş.
Ne yüzle gelecek, ne diyecek belli değil.
Önümüzdeki hafta çeşitli gelişmelere gebe gibi görünüyor.
Dilerim doğum prematüre olur…
X
Dünya savaşı konuşurken marka şehir Gaziantep’i yağmur ve dolu vurdu.
Hani yazımız yaz olmaktan, kışımız kış olmaktan çıktı ya!
Gaziantep ve çevresi de bu doğal afetten nasibini aldı.
Ödül üstüne ödül alan belediyeler, asli işini unutup inşaatçılığa soyunan belediye başkanları varken üst geçitler, alt geçitler, ana yollar, sokaklar, parklar su altında kaldı.
İyi ki Alleben Deresi varmış, sel yükünü biraz da olsa azalttı.
Bu yağmur sellemesi ilk değil.
Bir iki yıl önce de altgeçitlerde kalanlar kayıklarla kurtarılmıştı.
Demek ki ders almamışız.
Ders alsak önlem de almış olurduk.
Yollarda sağa dönmek yasak, sola dönmek yasak, U dönüşü yapmak yasak.
Bir de yağmur sonrası coşan sele yasak getirseniz…
|