Korku, insancıl bir duygudur.
Korkmak da ayıp değildir.
Kendimden bir örnek vereyim; İlkokul bitinceye kadar karanlıktan korkardım.
Ve bu korkumdan da utandığım için gizlerdim.
Ortaokula başladığım yıl, bu karanlık korkusunu yenmem gerektiğini düşündüm.
Ama nasıl yenecektim.
O yıllarda Kilis’te tek eğlencemiz sinemaydı.
Bir gece sinemaya gitmeye karar verdim ve eve yalnız dönecektim.
O günlerde sinemada iki film gösterilir, gece saat 12 ye kadar sürerdi bu filmler.
Sinemadan çıktım, karanlık sokaklardan bağıra bağıra türküler söyleyerek eve vardım.
İkinci gece ayni filmleri izlemek için sinemaya bir daha gittim.
Aslında amacım film izlemek değil, karanlık korkumu yenmekti.
Sinema çıkışı, bu kez bağırmadan yine türküler söyleyerek eve gittim.
Üçüncü gece bir kez daha sinemaya gittim, yine ayni filmleri izledim.
Çıkışta, karanlık sokaklardan bağırmadan, türkü söylemeden eve gittim.
Karanlığın korkulacak bir şey olmadığını anladım ve bu karanlık korkusunu böylece yendim.
Günümüze gelirsek; bu günlerde başka bir korku sardı beni.
24 Haziran günü sandık başına gideceğiz.
Siyaset hareketlendi ama sokakta, eski seçimlerde olduğu gibi coşku yok.
Ancak bende bir korku var.
Adayların neredeyse tümü hukuktan, adaletten söz ediyor.
Hem de şimdiye kadar olmadığınca.
Ben hukuksuzluktan ve adaletsizlikten korkuyorum.
Bol keseden dağıtılan ulufelerin faturasının halka kesilmesinden korkuyorum.
Antepfıstığının, pamuğun, tütünün, fındığın, şeker pancarının, mercimeğin yok olmasından korkuyorum.
Derelerin ırmaklara, ırmakların denizlere ulaşamamasından korkuyorum.
Sık sık eğitim sistemi ile oynanmasından korkuyorum.
Maranki türü kışkırtıcıların çoğalmasından korkuyorum.
Politikacıların birbirleri için söylediği, “hain”, “alçak”, “şerefsiz”, “müfteri” gibi aşağılayışı söylemlerinden sonra, birbirlerine “sayın” diye seslenmelerinden korkuyorum.
Kentlerin uzağına yapılan ve adına “şehir hastanesi” denen yapılardan korkuyorum.
Kalabalıklarda bomba patlatılması ihtimalinden korkuyorum.
Herhangi bir partinin önde gelen herhangi bir kurmayına yapılacak suikast ihtimalinden korkuyorum.
Bu ihtimaller göz önüne alınarak seçimlerin iptal edilme ihtimalinden korkuyorum.
Ve bunca korkunun ardından, “korkunun ecele yararı yok” diye kendimi teselli etmeye başlıyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama merak ediyorum…
|