Çeşitli doğal afetler, trafik kazaları, benim cennet ülkemi sarıp sarmalamış.
Bu cennet ülkenin insanları, yaşadığı bunca badireye karşın yine de dimdik ayakta ve yaşamlarını sürdürüyorlar.
Bir trafik kazası olmuş…
Ölüler, yaralılar, panik içinde bocalayan insanlar.
Olayı televizyonların haber kuşağında izliyorsunuz.
Bir de bakıyorsunuz bir soytarı çıkmış, elinde cep telefonu, olayın, çevrenin, ölenlerin, yaralananların, panik içinde çığlık atanların fotoğrafını çekiyor.
Sigortacı falan değil.
Olayla hiçbir ilgisi yok
Ölenlerin yaralananların içinde yakınları da yok.
Bir trafik kazasına tanık olduğunu eşine dostuna kanıtıyla anlatmak için durmadan fotoğraf çekiyor.
Trakya’da, İstanbul’da sel felaketi yaşandı.
Şimdi burada çarpık yapılaşmayı işlemenin anlamı yok.
İnsanlar evsiz, eşyasız kalmış.
Televizyon kameraları zor koşullar altında felaketi görüntülemeye çalışıyorlar.
Bir de bakıyorsunuz, sellemede evleri yıkılmış çocuklar, sırıtarak kameralara el sallıyorlar.
Bu arada cep telefonlarının kameralarını da çalıştıranlar yok değil.
Koyun can derdinde, kasap mal derdinde, müşteri et derdinde…
Biz aslında duyarlı bir toplumduk.
Ne oldu bize?
Sel canlar alıyor, bir takım soytarılar cep telefonlarıyla fotoğraflar çekiyorlar, çocuklar televizyon kameralarına el sallıyorlar.
Biz böyle miydik?
Böyle felaket dönemlerinde yağmalar, talanlar, soygunlar da cabası.
Trafik kazası geçiren adama yardım bahanesiyle yaklaşıp, cep telefonunu alan adam, yine televizyon ekranlarına yansımamış mıydı?
xxx
Bir dere kenarına apartman dikerken, inşaat ruhsat konusunda sıkıntıya girince, ilgili belediyecilere bol keseden para dağıtıp inşaatını bitiren müteahhit, dere taşıp apartman yıkılınca, “nerede bu devlet?” diye bağırmaya başladığında, ona “höt lan sahtekar” diyecek kimse çıkmıyorsa, felaket çocuklarının kameralara el sallamalarını da hoş görmek gerek.
Biz neleri hoş görmedik ki…
Ve bütün bunlar yaşanırken Türkiye milli maça kilitlenmişti.
O da ayrı bir soytarılık.
Allah bizim müstehakımızı versin…
|