Kediyi ağaçtan indirip kurtarıyoruz.
Köpeği sudan çıkarıp kurtarıyoruz.
Kaçan kurbanlık danayı, koçu yakalayıp kurtarıyoruz.
İyi de yapıyoruz hani.
Onlar da canlı.
Ancak insanı kurtarmaya gücümüz yetmiyor.
İnsan da kim ki?
Her gün şehitler veriyoruz, bir yetkilinin istifa ettiğini göremiyoruz.
Ve biz hep kararlılık mesajları dinliyoruz.
Yahu etmeyin eylemeyin, sıkışık durumdayız.
Döviz tırmanıyor.
Zamlar iğneden ipliğe peş peşe geliyor.
Konuyu kıskançlığa, dış güçlere, döviz lobisine yükleyip işi bağladığımızı düşünüyoruz.
Yılların dost ve müttefiki Amerika ile durum ortada.
“Bir nal bir atı kurtarır” tekerlemesi aldı başını gidiyor.
X
Af konusundaki ısrarını da MHP düşünsün.
Sıkça dillendirdikleri, “MHP kilit konumundadır” söylemi nereye kadar sürecek bakalım.
X
Yine de çok şükür.
Dün umumi tuvaletlere bir milyon liraya giriliyordu, bugün bir liraya giriliyor.
Bu az iş mi?
“Bu da yeter yahu” dememiz gerekmez mi?
Ama nankörler demiyor işte.
X
Mercimek çorbası içmek, kurufasulye yemek istiyorum ama hepsi lüks yiyecekler olmuş.
Üstelik yerli ve milli değil.
Tam yeme de yanında yat durumundalar.
Ve büyüklerimiz güçlü, bağımsız, müreffeh Türkiye’den söz ediyorlar.
Yüreğim buz tutuyor.
X
Geçtiğimiz Cuma günü Dünya Barış Günü idi.
Ne komik değil mi?
Tramp diye bir deli dünyayı ateş çemberinden geçirirken, gel de Dünya Barış Günü’nü kutla.
İnsan olmak zor iş valla…
|