Onlarca yıldır yazılar yazarım.
Bu yazılarımla, hayatımızın içinde olanları, gelişmeleri, gelişememeleri, acıları, sevinçleri, çelişkileri, aykırılıkları, güzellikleri paylaşmaya çalıştım hep.
Gün oldu, yazdıklarımı yadırgayanların sitemiyle karşılaştım.
Gün oldu, yüreklendiren okurlarımın iletileri ile avundum, gururlandım.
Ömrüm boyunca vicdansızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe, yalakalığa, ikiyüzlülüğe karşı çıktım.
Yaşım epeyce ilerledi ancak bu huyumdan bir türlü vazgeçmedim.
Hiç pişmanlığım da olmadı.
Günümüze geldiğimizde, bu karşı çıktıklarım daha da gelişerek büyüyor, daha da çoğalarak sürüyor.
Tam bir yozlaşma ikliminde yaşadığımızı üzülerek ve utanarak görüyorum.
Çevresini dikkatli bir biçimde izleyenlerin bana hak vereceklerini sanıyorum.
Vicdansızların, haksızların, adaletsizlerin de umursamayacaklarına inanıyorum.
Onlar zaten hiçbir şeyi umursamazlar ve umursamıyorlar da.
Günübirlik yaşamak böyle bir şey olsa gerek.
Günümüz insanlarının günübirlik yaşadıklarını görmek acı veriyor, üzüyor ve umuttan uzaklaştırıyor beni.
Bakın, amacım felsefe yapıp, umutsuzluk aşılamak değil.
Umudumu hiçbir zaman yitirmedim.
Umudumun zayıfladığı zamanlar çok oldu ancak günümüzdeki kadar hiç olmamıştı.
Yaklaşık 50 yıldır yazılar yazarım, aklımın erdiğini, dilimin döndüğünce yazar düşüncelerimi paylaşırım.
Kimilerini kızdırırım, kimileri kalemine sağlık der.
Ne kimseye yaranma amacım oldu ne de kimseye düşmanlık besledim.
Özellikle son zamanda gördüğüm vicdansızlıklardan, haksızlıklardan, yalakalıklardan, dalkavukluklardan ben utanır oldum.
Ne yapalım?
Böyle bir toplum olduk.
Her şeyi ithal ediyoruz ama adam gibi adam ithal etmek gibi bir gerçek yok.
Ancak adam gibi adamları bol miktarda ihraç etmekte de üstümüze yoktur.
Böyle sitemkar bir yazıyı neden yazdın diye soracak olursanız;
Vallahi ben de bilmiyorum ama haksızlık, adaletsizlik, vicdansızlık, ikiyüzlülük. yalakalık sıkıntısından deyip geçiştireyim.
|