Günümüzde yaşayabilmenin kestirme yolları var.
Bu yollardan birini bulamadan, ağzınızla kuş kapsanız, haket haket hangilkoz…
Yani “kıyl – ü kal.”
Yani boş,
Türkçesi fasafiso…
“Açılım” sözcüğünün güncelliğine uyarak konuyu biraz açalım;
İktidarın, içeriği belli olmayan “açılım”ına karşı çıkarsanız, yaşamın kestirme olarak dayatılan yolundan sapmış olursunuz.
Cumhuriyetin kazanımlarının haraç mezat satışını konuşmadan, “kaçılım”a sığınacaksınız.
Cumhurbaşkanının, Başbakanın, bazı bakanların çocuklarının, ticari “açılım”larını görmezden gelirseniz, yaşamanın kestirme yollarını hemencecik bulursunuz.
Bu olgunun tersinden kaçılım yapacaksınız…
Yaşamanın en kestirme yolları vurdumduymazlıktır, nemelazımcılıktır, bananeciliktir.
Aksi takdirde adama öyle bir kulp takarlar ki; ömrü billah bu kulpu yerinden oynatamazsınız.
Yaşamak için açılımdan kaçılıma geçmeyeceksiniz.
Elinizi başınıza vura vura “açılım da açılım, ille de açılım” diye bas bas bağırmadıkça, yaşamın kestirme yolundan sapmışsınız demektir.
Artık sizden ne köy olur ne kasaba…
Dere kenarına apartman dikiyorlarmış.
Ver ruhsatı, çek elektriğini, suyunu, telefonunu, dere taşınca giderse girsin.
Sen açılımdan yana ol da !...
Liseyi bitir, üniversiteyi kazan, harcını, haracını ver, yurt bulamazsan ev tut, okulu bitir, yıllarca boşta gezer ol ama açılımdan yana olmayı beceremiyorsan, yaşamanın kestirme yollarını da bilmiyorsun demektir.
Boşta gezerlikten kurtulmanızın mümkünatı yoktur.
Bu konuya daha da açılabilirim ancak biraz da siz açılasınız diye, yaşamanın kestirme yollarının tarifini, açılımını, biraz da size, sizin aklınıza, vicdanınıza, iz’anınıza bırakıyorum.
Biraz da siz açılın…
“BİZİM ARKEOLOGLAR NEREDE?”
16 eylül Çarşamba günü bu sütunda yayınlanan “Bizim Arkeologlar Nerede?” başlıklı yazım için, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun aradı.
Karkamış antik kenti için Gaziantep Üniversitesi olarak kendilerinin de çalışmaları olduğunu yalnız konu ile ilgili açıklamayı ilerde yapacaklarını söyledi.
Bu duyarlılığı için Rektör Coşkun’a teşekkür ediyorum.
Anlaşılan iş İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi’ye de Japon Prensi Takahito Mikasa’ya düşmeyecek.
Dilerim ve umarım öyle olur.
Biz arkeologlarımıza güveniyoruz.
Önemli olan iktidarın da güvenmesi…
|