İlginç ve duyarsız bir toplum olduk.
Şam’da, Emevi Camiinde Cuma namazı kılacaktık, olmadı.
Suriyeli geldi, bizim camilerimizde namaz kılmaya başladı.
Mahcubiyet yok.
Esat düşmanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’ni milyarlarca lira zarara uğrattı.
Mahcubiyet yok.
Suriye uçağımızı düşürdü, gencecik iki pilotumuz yaşamını yitirdi, anında karşılık veremedik, kınadık, sineye çektik.
Mahcubiyet yok.
Soma’da 301 madenci göçük altında kalarak can verdi, “fıtrat” dedik, konuyla ilgili bir kişinin istifa ettiğini duymadık.
Mahcubiyet yok.
Uzatmayayım çünkü bu tür konu çok ve can sıkıcı.
Bunca olaydan sonra mahcubiyet yok da ne var?
Pişkinlik var.
Hem de dünyanın kıskandığını sandığımız, itibarlı pişkinlik var.
İtibarımıza toz kondurmama pişkinliği var.
X
Eğitim eğitim diyoruz ya!
Fotokopi kağıdını, okul için temizlik malzemelerini öğrenci velilerine aldıran bir eğitim politikamız var.
Daha daha ne var?
Türkistan İslam Partisi üyesi cihatçıları, İdlib’ten alıp Gaziantep, Konya gibi “muhafazakar” diye nitelenen illere yerleştirme düşüncesi var.
Aslında bu konularda söylenecek çok şey var da fincancı katırlarının ürkmesinden korkuyorum.
Katırların ürkmesi pek önemli değil ama ortalığı toza dumana boğarlar.
Bu toz – duman benim de genzime kaçar ve üzülürüm.
X
Tohum dışardan, ilaç dışardan, gübre dışardan ama her şey yerli ve milli.
Ve ekonomik kiriz miriz yok. Hepsi manipülasyon.
Siz boş verin bunları düşünüp irdelemeyi.
Televizyonlarda bol miktarda izlediğimiz kokakola reklamlarına dalın, koltuğunuza yerleşin, ayaklarınızı sehpaya uzatın, alın elinize kokakolanızı lıkır lıkır için, Allah’ınıza şükredin.
Hadi afiyet olsun…
|