Çoğumuzun elinden akıllı telefon düşmüyor.
Hele bir mekandaysak, telefondan ayırdığımız zamanı televizyonla paylaşıyoruz.
Akıllı telefonların bilgisayardan farkı yok.
İyi ve yerinde kullanılırsa yararları da inkar edilemez.
Televizyonlara gelince;
Dizi dizi diziler.
Hemen hemen her kanalda politikasız politikacılar.
Dizilerin çoğu vurdulu kırdılı.
Geriye kalanı kimin eli kimin cebinde programları.
Hangi ünlü kiminle aşk yaşıyor?
Kim kimden boşandı?
Kim ne kadar nafaka istedi, ne kadar nafaka bağlandı?
Hele bir de yemek programları var ki ağzınız sulanır.
X
Haberlere gelince;
Petrol bulundu haberleri.
Altın madeni keşfedildi haberleri.
Doğalgaz fışkırdı haberleri.
Kaldırım taşı yenileme haberleri.
Yani her seçim öncesi yapılan haberlerden.
Seçim bitince ne petrol kalır ne altın madeni.
Doğalgazı yine dışardan almamız devam eder.
Kaldırım taşları yenilenirken, seçim bitince yarım kalır ve aylarca sürer.
Ardından yine akıllı telefonlar göreve başlar.
Televizyon dizileriyle teselli olma yoluna girilir.
Ülke ekonomisi, aile ekonomisi, kiriz – miriz kimsenin umurunda değilmiş gibidir.
Kilosu 5 liraya kuru soğan alırsınız, içi bozuk çıkar.
Domates alırsınız, tadı yok.
Salatalık alırsınız, buzdolabında kendiliğinden büyür.
İthal tohumu, gübreyi, tarım ilacını konuşan, tartışan yok.
X
Telemanyak bir toplum olduk vesselam.
Ve bu telemanyaklı, yarın psikiyatriye yeni bir hastalık türü olarak girerse şaşırmamak gerek.
Aman kimse alınmasın.
Hadi telefonlara ve televizyonlara.
Orhan Veli’nin “bir elinde cımbız bir elinde ayna” diye şiir yazması boşuna değilmiş…
|