Yerel seçimlere gidiyoruz ama seçim havası yok.
Buna karşın hangi televizyon kanalını açsanız, birileri mutlaka hamasi nutuklar atmaktadır.
Böyle seçim önceleri her partide kırgınlar, dargınlar, küskünler ve buruklar vardır.
İktidar partilerinde, makam paylaşımı söz konusu olduğu için böyle küskünlükler, kırgınlıklar yaşanması normaldir.
Ancak yıllardır iktidar yüzü görmeyen muhalefet partilerinde ise nedense böyle kırgınlıklara, küskünlüklere daha çok rastlanıyor.
X
Politikacılar, halkı hep siyasi araç olarak gördüler ve bu şekilde kullanmaya başladılar.
Ve politikacılar bu saygısız davranışa sanki bir görevmiş gibi sarıldılar.
Çok partili siyasete geçtiğimizden bu yana hep böyle olmuştur.
Oysa halk, politikanın aracı değil amacı olmalı değil midir?
Bu amacın da halkın, huzurlu, güvenli, ayrı – gayrı olmadan adil ölçüler içinde yaşamasının sağlanmasıdır.
Olay aslında budur ve halk kendisini siyasi araç olmaktan kurtarmalıdır.
Bu nasıl olur?
Haksızlığa uğrayanın hakkını savunmayanlar, kendi haklarının da ne demek olduğunu bilemedikleri için, haklarına sahip çıkamazlar.
Bir politikacı konuşmaya başladığında, alkış tutarlar.
Üstelik o politikacı ne söylerse söylesin, kendilerini alkışlamakta zorunlu hissederler.
Halkın araç mı amaç mı olduğuna küçük bir örnek verelim;
Bir partinin genel başkanının dün söylediklerini alkışlayanlar, bugün daha önce söylediklerinin tam tersini söylediğinde de alkışlıyorlarsa, işte bunlar politikanın aracı olmaktan öteye gidemezler.
Çünkü sormazlar, sorgulamazlar ve tam bir teslimiyet içindedirler.
Durum bu biçimde sürdükçe de politikacı şımarır ve halkı araç olarak kullanmayı sürdürür…
25 ARALIK…
Yarın 25 Aralık.
Gaziantep’in Fransız işgalinden kurtuluşunun 97. Yılı.
Şahinbey, Karayılan ve silah arkadaşlarına minnet borçluyuz.
Tüm şehitlerimizle birlikte ışıklar içinde olsunlar…
|