Yurttaşlık görevi olarak bildiğimiz oy kullanmak için sandık başına çok gittim.
İlk oyumu 1961 yılı mıydı 1965 yılı mıydı, o yılların birinde yapılan seçimde kullandığımı anımsıyorum.
Genel seçim mi idi yerel seçim mi idi anımsamıyorum.
Bu güne kadar yapılan hiçbir seçimde, 31 Mart yerel seçimi için koltuk sevdalısı aday görmedim.
Hiçbir plan – program açıklamaya gerek duymayan adaylarla seçime gidiyoruz.
İşsizlikten, pahalılıktan, her gün her şeye gelen zamdan söz eden var mı?
Üstelik seçim çalışmaları daha pek hızlanmadı.
X
Aday gösterilmeyen politikacı, hemen üyesi olduğu partiden istifa edip başka bir partiye giriyor ve orada kendine bir koltuk arıyor.
Siyasi omurgasızlık diz boyu.
Bazen düşünüyorum, dünyada bizim seçim öncesi yaşadıklarımızı yaşayan toplumlar var mı acaba? diye bir soru geliyor aklıma, soramıyorum.
Kime sorayım?
A partisinden istifa edip B partisine geçene sorsam, soruma yanıt olarak istifa ettiği partiyi karalamakla başlayacak, kafam karışacak.
Neden kafam karışacak?
Çünkü dün bayraktarlığını yaptığı eski partisini yerden yere vuracak ve yeni katıldığı partinin politikasından söz edecek.
Bizim soru da havada kalacak.
Politika, günümüzde böyle anlaşılmaz bir durumda.
Dolayısıyla inandırıcılığını, güvenirliliğini de yitirdi.
Eee, benim aziz seçmenim ne yapacak?
O da iki arada bir derede kalmış durumda.
Hele bekleyelim bakalım.
Ne zamana kadar?
Seçime 12 saat kalıncaya kadar.
Çünkü şimdiden yapılan tahminlerin ayağı yere basmıyor.
Bu gün havalarda uçanlar, 31 Mart günü geç saatlerde tökezleyip düşünce, sorumluluğu seçmene yıkıp, onu günah keçisi ilan edebilirler.
Yani demem o ki; seçmen ayağını denk alsın.
Bir de patlıcanın PKK lı, patatesin FTÖ cü, hıyarın hain olup olmadığını düşünmekten feleği şaştı.
Zaten o da bu tür politik atraksiyonlara pek akıl erdiremiyor…
|