Gaziantep’ten saat 18.00 de havalandık, İstanbul Sabiha Gökçen’e bir buçuk saatte indik.
Kargomuzu beklemeye başladık.
Neredeyse yarım saat sonra kargomuz bize ulaştı.
Yani efendim Gaziantep’ten İstanbul’a 1 saat 30 dakikada geldik.
Bizimle birlikte ayni uçakta gelen valizlerimiz, bize 30 dakika sonra ulaşabildi.
Hadi sinirlenme.
Ya da hadi gülmekten kırılma.
Bizden sonra gelseler de valizlerimize kavuştuk, hadi İstanbul’a dedik.
Neyse ki bizi havaalanında karşılayanlar vardı da İstanbul’a duhul etmemiz zor olmadı.
Ülke nüfusunun neredeyse % 25 inin yasadığı mega kent İstanbul yaşanılır olmaktan çıkmış görünümünde.
Bu koca kente ilk gelişim 1961 yılı olduğu için, bugünkü İstanbul’a uyum sağlamak olası değil.
Yakınlarımız olmasa, kentin onda birini gezmeye taksi paramız yetmeyecek.
Neyse ki Maltepe sorunu çözülüp, Yüksek Seçim Kurulu’nun Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Anakent Belediye Başkanı olarak açıklaması, İstanbul’da yaşayanların gerginliğine su serpti.
Hemen hemen herkes “yarına Allah kerim” moduna girmiş durumda.
Olay salt İstanbul’da değil ülke genelinde gergin bir merak içinde bekleniyordu.
Şimdi İstanbul seçimi de sonuçlandı diyebilir miyiz?
Diyemiyoruz.
Neden?
İktidar partisinden, iktidarı kaybetmemek için itiraz üstüne itiraz geliyor.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) iki arada bir derede.
Kararı biraz erteleyerek geriye attı.
Ve hala durumu içine sindiremeyip, konuyu tartışan televizyon kargaları var.
Şimdi sıra “olağanüstü itiraz” da mı acaba?
Du bakali n’olacak?...
X
Son anda aklıma Tevfik Fikret geldi.
Bir şiirinde ne diyordu Tevfik Fikret usta?
“Beşerin böyle dalaletleri var,
Putunu kendi yapar kendi tapar…”
Şiirin ustası teşhisi taaa ne zamandan koymuş.
Yıldızlar yoldaşı olsun…
|