Sevgili dostlarımız,
Bakıyorum ki; yıl boyunca neredeyse her gün, bir özel günü kutluyoruz. Bir yazar olarak konu bulmak gerçekten kolaylaştı gibi görünüyor. Çünkü neredeyse her günün bir anlamı var.
Resim yaparken konu bulmakta gerçekten zorlanırım ben. Ama yazı yazarken konu bulmak için bu ay hangi günleri kutlayacağız diye baktığımda konu bulmakta hiç zorlanmıyorum çok şükür.
Bugün de; Anneler Günü. Anneler gününüz kutlu olsun sevgili dostlarım.
Ama, bu özel gün için, "ne güzel, konu hazır "Anneler Günü"nü kutlayacağız" diye düşünmeye başladığımda içimi bir hüzün sardı.
Anneleri olanlar için; annelerini mutlu etmek için, ne hediye alsam diye düşünenler için, "gelse de bir koklasam yavrumu" diye evlâtlarını bekleyen anneler için ne güzel bir gün.
Ama, ya benim gibi anneciğini kaybetmiş, rahmete uğurlamış, kavuşmayı bekleyen öksüz yavrular için öyle mi? Öyle acı bir gün ki bugün.
Çok acı. Annemi kaybettiğimde çok büyük bir acı yaşadığım bir gerçek. Ama asıl acısı; yıllar geçtikçe anladığım, varlığında farketmedigim varlığının yokluğu. Ve yokluğundan dolayı hissettiğim o büyük yokluk, yoksulluk. Ne giysem anlamsız, ne sürsem zavallılık, nereye gitsem "ah annem"diyorum içimden. Aynaya bakıp da gülümsediğimde; eskiden gülen bir çift mutlu göz görürken, şimdi; yuvasında artık annesinin hiç gelmeyeceğini bilen yavru kuşlar gördüğüm, tarifsiz acısıyla canım annem.
Annem öldüğünde arkamdan bir dağ gitti. Yıllarca sırtımı yaslamışım o dağa. Hep o dağla koşturmuşum hayatta. O derin sevgisi, o karşılıksız vermeler, o fedakarlıkları, uçsuz bucaksız affetmeleri, ona duyduğum sonsuz güven, ona olan saf temiz inancım, o herşeyi bilen, herşeyi yapan kızına duyduğu hayranlığıyle çıktığım tepeler, gökler. Ve şimdi yok canım annem. Kardeşimle bizi bıraktı gitti.
Kardeşim demişken, bir anımız geldi aklıma; bir anneler gününde rahmetli anneciğimin kabristanına gitmiştik. Duamızı ettik, baktım ki kardeşim çok üzgün, ben de ablayım, ona kuvvet vericem, acısını dindiricem ya; "n'oldu" dedim, üzgün üzgün, çaresiz bir sesle; "herkesin annesi var bizim yok" demez mi. "Ah Allahım bu yavrulari affet, anneciklerini arıyorlar, özlüyorlar" dedim.
İste bugün Anneler Günü. Benim anneciğim yok, üstelik de, işim gereği annemin olduğu şehirde de değilim. Herkes elinde çiçek, kabristana gidecek, anneciklerine rahmetle dualar edecek, benim anneciğim de gelir diye beni bekleyecek. Ama ben gidemeyeceğim.
"Allahım" dedim kendi kendime, "büyümüş olsam da; 50, 60, 70 yaşlarında da olsam; ben ne büyüdüm, ne de büyüyeceğim. Ben hala annemin o minik kızıyım. Mimar da olsam, ressam da olsam, yazar da olsam, herşey de olsam, ben anneciğimin o minicik kızıyım. Annem de benim hala ayaklarında sallandığım, bayramlarda kimselerden eksik kalmasınlar diye kardeşimle bana aldığı o yepyeni kıyafetleri giydiğimiz, bizi her şeyden sakındığı, o baba sevgisine hasretli çocukluğum, o hercai gençliğimin anılarında her an bir anısı olan annem. Her düşündüğümde gözlerimde durduramadığım gözyaşım olan annem.
Annelerimizin kıymetini bilelim, onlarla bolca vakit geçirelim, onları mutlu edelim. İnanın ki, onlarsız hayat öyle acı ki; hep içinizde bir "ah" oluyor. "Keşke burda olsaydı, o da nefes alsaydı, o da yaşasaydı...." Rahmete kavuşmuş annelerimize "Allah rahmet eylesin" diyorum.
Değerli dostlarım, cennet annelerimizin ayakları altında; onların bu güzel günleri kutlu olsun. Teyze anne yarısıdır, huzurlarınızda güzel teyzeciklerim Meral ve Neval teyzemin ve kardeşim Nurdan'ın da anneler gününü kutlarım. Hepimizin anneler günü kutlu olsun.
Sevgiyle kalın dostlarım.
Handan Çölaşan
|