Sevgili dostlarım,
Bir Anneler Günü daha geldi. Annesi olanlar elbette onların bu güzel günlerini kutluyorlar. Ancak, olmayanlar için öyle acı bir gün ki bu gün.
Ben annemi yıllar evvel kaybettim. Şimdi herkes annelerine hediyeler alırken, ben ağlıyorum, nurlar içinde yatsın diye dualar ediyorum. O'nu öyle özlüyorum ki, geceleri yatarken belki bu gece inşallah annemi görürüm diyerek rüyalarımda annemi arıyorum. Oraya bakıyorum yok, buraya bakıyorum yok, bazen de bir bakıyorum ki; beni teselli etmeye çalışıyor; "üzülme, ben yanındayım" diyor, "annecim" diyorum, sarılıyoruz, bir bakıyorum ki, ağlaya ağlaya uyanmışım. Özlediğimden, hasretten, bir daha hiç göremeyecek olmamdan bu ağlayışlarım biliyorum ama elimde değil.
Ne kadar büyüsem de annemi arıyorum, annemi özlüyorum. Bir derdim olsa; mezarının başına gidip onunla uzun uzun dertleşiyorum. O'ndan daha saf ve gerçek sevgi, beni sadece benim olduğum için seven başka kimsem yok ki.
Ben çok küçük yaşlarımdayken babamı kaybetmişim. Kız kardeşimle annemi bırakıp gitmiş babam. Rahmetli babamın mezarının başında; "Azrail iki küçük yetimin gözünün yaşına bakmadan geldi aldı" diye yazar. Gencecik bir delikanlıyken elim bir trafik kazasında canı gibi sevdiği kocasını kaybeden annem, her sabah ağlardı. Soramazdik "niye ağlıyorsun annem" diye, bilirdik ki; babama ağlıyordu, belki de bize ağlıyordu, "bu iki yetim kızla tek başına ben ne yapacağım bu dünyada" diye, kimbilir?
Ben anneannemlerde, kardeşim bir akrabamızın yanında büyüdük biz. Annem, babam öldükten sonra çalışmak zorunda kalmış ve bizi de mecburen büyüyene kadar veya bize bakacak duruma gelene kadar vermek zorunda kalmış.
Anneannem, rahmetli, çok iyi bir insandı. İki tane teyzem vardı. Ben onların aralarında büyüdüm. Ben dört yaşımdayken onlar da ondört onbeş yaşlarında iki kardeştiler. Okula giderlerdi, bana bakarlardı, geceleri hep beraber aynı yatakta yatardık.
Annem bize bakacak duruma gelmiş olmalı ki; bizi yanına aldı. İlkokul ikinci sınıftan liseye kadar annemin yanında okudum. Çok güzel yıllardı o yıllar. Hem kardeşim, hem annemle aynı evde, birarada bir aileydik artık.
Liseye giderken yine anneannemlerin yanına geldim. Çünkü Kumrular Caddesi'ndeki Namık Kemal Ortaokulu'nda okumuştum orta okulu ve o okuldan mezun olan öğrencileri her okul kabul etmiyordu. Ya özel okula gidecektim ya da anneannemlerin muhiti olan Etlik Lisesi'nde okuyacaktim. Etlik Lisesi kabul ediyordu bu okulu.
Teyzemler evlenmiş çoluk çocuğa karışmışlardı. Evde artık dedemle anneannem vardı. Üç yıllık lise hayatım da; resim, şiir ve kardesimle anneme olan özlemlerimle geçen anılarımla nihayet bitti ve ben yine Meşrutiyet Caddesi Bayındır Sokak'taki evimize geldim.
Hayat başlıyordu artık. Ben de hayata atılmak için çabalamaya başlamıştım.
Yıllar geçti, önce dedemi kaybettim. Anneannem büyük teyzemlerle oturmaya başladı. Bu arada annem Ankara Radyosu Uzman kadrosundan emekli oldu. Tam rahat edecekken önce kalp ameliyatı oldu, ardından göğüs kanseri ile mücadelemiz sonucunda annemi kaybettik. Bir dağ yıkılmıştı sanki arkamdan. Sırtımı dayıyormuşum anneme, hiç haberim yok. Her zaman "Handan bilir, Handan yapar, Handan başarır, Handan'a soralım " diyen annem yok, gitti. Bir Ocak ayında, ayın 11'inde 11 yazan bir tabuta koydular ve gitti. Üşümeye başladım. Nereye gitsem içimde büyük bir acı ve ben hep üşüyorum. Yalnızım. Ve hiç bir şey hiç umurumda değil artık. Eskiden beni üzen, takıldığım şeyler artık bomboş geliyor bana, öyle büyük bir acım var ki; şimdi bu çektiklerim, acımın yanında hiç kalıyor. Her şey boş. Ne büyük acı. Ne zor.
Biraz zaman sonra, bir kurban bayramı sabahı anneannemi de kalp krizi neticesinde kaybettik. Büyüyorduk ama büyürken de en sevdiklerimi kaybediyordum.
Yakınlarımız, eş, dost, akraba yavaş yavaş gittiler, ama annem; annemin acısı hiçbir şeye benzemiyor ki; acı, artık teselliyle kardeş olmuş durumda; yanına gidince kavuşma tesellisi.
Öyle özlüyorum ki O'nu, mezarı artık sanki yolumun üstü gibi, arabama bildiğim gibi yanındayım. Bakıyorum "O" da beni bekliyor, ağlayınca mezarında rahat yatamaz demişlerdi, yanında hiç ağlamıyorum üzülmesin diye. Anlatıyorum ne varsa, sonra dua ediyorum, mezar taşlarını yıkıyorum kuşların pislediği yerleri temizliyorum, kızıyordur onlara; "yine geldiler başıma" diye. Orada hiç ağlamıyorum. Sonra biliyor mudur ağladığımı?
Üç buçuk yıl kadar evvel, büyük teyzemde bir takım rahatsızlıklar başladı. O da bu illete yakalanmış. Allah razı olsun eniştemden çok iyi bakıyor teyzeme. Bir hafta evvel hastaneye kaldırdık. Genel durumu biraz düzelsin diye. Öyle mücadele ediyor ki; bu kadar yıl kemoterapi, radyoterapi aldı, hiç itiraz etmeden, Allah'ın izniyle büyük bir umutla, sabırla bugünlere geldik. Büyük oğlu Tolga; Kalp Damar Cerrahı, gelini anestezi doktoru. Sağolsunlar her a'nında yanındalar, O'nu hiç bırakmadan takib edip tedavi ettiler. Hepimiz her an yanındayız. Oğlu ve gelini hastanede gece gündüz başındalar. İki gece ben yanında kaldım. Uyuyor, uyanıyor, hastalık ve çaresizlikle mücadele ediyoruz. Ne diyor biliyor musunuz; " Annemi istiyorum!...
Ne yaparsak yapalım nafile. Annemi özledim, annem gelsin diyor. Annemi istiyorum diyor. Yetmiş yaşında ama gencecik, güzelim teyzem, annem diyor.
Çaresizce ağladım o uyurken. "Anne" diye sayıklıyor rüyasında, çünkü biliyorum ki; o da benim annemi aradığım gibi arıyor annesini. Bulamıyor, görmek istiyor, göremiyor. Çünkü biliyor ki; hastayken en iyi annesi bakar O'na, yemek yedirir, mama verir, bağrına basar, hiç uyumaz, başında bekler, O'nu sever. Çok sever.
Biz o'nu teselli edemiyoruz. Allahım yardımcısı olsun inşallah.
Kaç yaşında olursak olalım; anne bambaşka bir şey. O bir melek. Dünyaya geldiğimizde bizi karşılayan, gidene kadar yanımızdan hiç ayrılmayan, gittikten sonra da kalbimizde yaşayan, hiç ölmeyen bir melek!!!
Allahım, teyzeciğime Ýâ Şafî adınla, şifasını ver Ya Rabbim. Yavrularına anneciklerini aratma Allah'ım.
Anneler günündeyiz. Aslında, anneniz hayattaysa; her gününüz Anneler Günü. Anneniz hayattaysa; hergün arayın, gidin görün annenizi. Ne şanslısınız.
Yoksa; yanına gidene kadar, hiç kimse teselli edemeyecek sizi. Her zaman bir yanınız eksik olacak, gülerken bile içinizde bir acı, anılar hep o'nunla dolu, kimse sizi o'nun gibi sevip, olduğunuz gibi görmeyecek.
Annesizliğin tarifini edemem ben. Tarif edilemez. Yaşanınca anlaşıldığını, ben de yaşayınca anladım.
Dostlarım, yavrusu olanların olmayanların anneler günü kutlu olsun. Hepimiz birilerine annelik yaptık.
Rahmete kavuşmuş annelerimiz nur içinde yatsınlar. Bütün yavrular melek annelerini çok seviyorlar.
Bu anneler gününde; canım melek annemi rahmetle anıyorum ve onun yerine can kardeşi güzel Meral teyzeciğimin Anneler Gününü kutluyorum.
Nurlar icinde uyu annem.
Burada sizinle, teyzeciğimin oğlunun, doğum gününde, teyzemin başucunda beklerken yazdığı, duygu dolu mesajıni paylaşmak istiyorum. Allah yardımcımız olsun.
Sağlıkla kalın.
|