Sevgili okurlarım,
Hayat acılarla tatlılarla devam ediyor. Rahmetli teyzemi rahmete uğurlayalı üç ay oldu. Uzun zamandır yazılarıma ara vermiştim. Ancak, bu süreç içerisinde, hayatın akışında gitmesi gerektiği kanaatine vardım.
Hepimiz doğuyoruz, hayatımızda ne olacaksa yaşıyoruz ve sonra bir gün bu diyarlardan gidiyoruz.
Bu arada yaşadığımız şeyler, ailemiz, dostlarımız, arkadaşlarımız, tanıdığımız herkes, biz büyürken bizimle birlikte oluyorlar. Biz hayata veda edene kadar da, etrafımızda kim varsa onlarla birlikte oluyoruz. Bunlar hayatın doğal akışı.
Bu doğal akış içerisinde kendime ne yaptığımı bir sordum. Doğmuşum, babasız bir çocukluk geçirmişim, sonra annem ve kardeşimle anılarım var.
Büyüyünce de; babacığım rahmetli olduktan sonra, minicik, 3 yaşındaki kardeşimin, akşam olup da, babam eve gelmeyince; kapının önüne çıkıp da Eroooool, nerdesiiiin diye bağırıp da mahalledeki bütün komşuların ağlayışına yazdığım şiirlerim var.
Ortaokulu okuduktan sonra, annemin iki güzeller güzeli yetime bakamayıp beni anneannemlerin yanına verip de; kardeşime ve anneme olan hasret dolu yıllarım var.
O yıllarda da lisede okurken fizik kimya ve biyolojiden aldığım sıfırlar var. Resme düşüşüm, şiirlere dalışım, her yaz üç dersten ikmale kalışlarım var.
Lise bitince bir çocuğa aşık oluşum, onunla evlenemeyip de, artık hiç evlenmeyişim. Ama bu arada bir sürü işler yapıp, kendimce kendimi arayışım.
Bir türlü bir şey olamıyordum.
Birşey olamayışlarım ben çok ufakken başlamıştı.
Ses dergisinin açtığı Sinema Artisti Yarışması 'na katılmıştım. Ama artist olamadım. Okulda çok güzel sesim olduğundan her müsamerede şarki söylerdim ama şarkıcı olamadım. Annem kardeşimle beni tiyatroya yollamıştı, orada ufak da olsa balık rolündeydik ama tiyatrocu da olamadım.
Doğuştan yetenek ressamım ama Türkiye'ce ünlü bir ressam da olamadım. Bir sürü sergiler açıp, muazzam resimler yaptım. Bir çok yerde tablolarım var ama ancak ticari ressam şeklinde resme devam ediyorum. Bir sürü şiirlerim var ama bir tanesi bile bir şarkı sözü olamadı. Ya da bir şiir kitabı bile bastıramadım.
Kartonpiyer kaplama yaparım, elektrik, su işlerinden çok iyi anlarım, ev dekore eder, çok iyi renovasyon yaparım. Saç, makyaj, manikür, pedikür, mankenlik, spikerlik, sunuculuk, yemek, tasarım yani ne varsa yaparım.
Her şey gelir elimden.
Ama ne oldum acaba ben?
Bakıyorum şu geçen yıllarıma da, bu kadar yıldır neler yapmışım da, nerelere varmışım acaba diyorum şimdi.
İnsanları tanımışım biraz. Biraz hayatı anlamışım. Dolu dolu geçen yıllarımda şunu da yapsaydım, bunu da yapsaydım dediğim şeyleri de önümüzdeki yıllarımda yapacağım konusunda kararlıyım. Yani keşke demedim. Keşke yapsaydım. Yok öyle bir şey. Hepsini yapacağım inşallah.
Da;
O gençlik gitmiş. Eskisi gibi koşturamıyorum artık. Handan yapar, o en iyisini bilir deyip bana güç veren canım annem yok, Dandan diye yolumu gözleyen o zarif, asil teyzem yok, iki kızını bırakıp da aniden giden ve baba duygusunu bile tadamadığım babam yok. Şimdi telefonumda; içime dokundukça resimlerine bakıp dertlendiğim yollarımı gözleyen köpeklerim, papağanım, canlarım da yok. Sevdiklerim bir bir gitmişler. Kimse kalmamış.
Meşhur da olamamışım. Acaba meşhur mu olmak istiyordum. Meşhurluk nasıl bir şey acaba?
Belki de meşhurumdur.
Evet ben çok meşhurum. Ailem beni çok seviyor. Çok arkadaşım olmasa da gerçek arkadaşlarım var. Sağlıklıyım. Biraz ilaç kullanıyor olsam da, artık o kadarcık da olsun diye düşünüyorum.
Evlenmediğim için çocuklarım da olmadı. Yalnızım.
Ama kendi etrafımca, beni tanıyanlarca, beni bilenlerce; bence çok meşhurum. Beni her tanıyanda, kendilerine özgü mutlaka özel bir yerim vardır fiye düşünüyorum. Çünkü ben özelim.
Böyle düşünüyorum, bunun farkındayım ve mutluyum.
Evet dostlarım, hepimiz çok özeliz. Siz de özelsiniz.
Eminim bir çoğumuz böyle düşünüyoruzdur. Çünkü biz bu dünyaya, bir akış içerisinde geliyoruz. Bu akışta mutlaka olmamız gerekiyor ki; zamanı gelince dünya dediğimiz bu gezegene gelip, zamanımız gelince de bir sebeple buralardan gidiyoruz.
Bu durumu; bunca acı kayıplar yaşadığım halde; bu kadar kolay ifade edebildiğime ben bile şaşırıyorum.
Ancak; dünyadaki bütün yüklerimi atıp, neredeyse sadece arabamın arkasındaki kıyafetlerimle yaşadığım şu günlerde birden farkına vardığım bu durumu, sizinle paylaşmak istedim.
Artık; kimseyle uğraşmak istemiyorum. Beni üzen insanlarla görüşmek istemiyorum. Elektrik, su yatırırken önüme geçerek kendini uyanık sananları, trafikte birbirlerine yol vermeyen insanları görmek bile istemiyorum.
Hayvanlara eziyet eden insanları, saygısızca, hayatlarını yaşadıklarını sanan insanlarla bir arada olmak da istemiyorum.
Artık; yaşarken, saygının, sevginin ve sağlığın önemine varan, birbirine değer veren insanlarla bir arada bir hayat yaşamak isiyorum.
Büyüdüm galiba. Yeni tabirle boyut atlamış olabilir miyim acaba?
Sevgili dostlarım, sağlıcakla kalın.
|