Değerli dostlarım,
Çağımızın yeni hastalığı Covid-19 yüzünden cuma gecesinden başlayan ve pazartesi gününe kadar süren bir tatilimiz var.
Hafta sonları evdeyiz. Belki ailelerin birbirleriyle uzun zamandır olmadıkları kadar yakın oldukları bu dönem, beraberinde zorlukları da getiriyor olabilir. Çünkü hiç çıkmadan evde oturmak zorunda olan büyüklerimiz de var evlerimizde. Bu kadar uzun zaman süren kısıtlı bir yaşam; psikolojik olarak toplumda tehlike arzetmektedir.
Bu mecburi bir evde oluş. Pazartesiden cuma gününe kadar evin dışındaki bütün işleri bitirip, hafta sonlarını hiç dışarı çıkmadan evimizde geçiriyoruz. Sıkıntıları olmayan, hobileri olan, kendilerini oyalayabilen insanlarımız olduğu gibi, yıllarca çalışmış, emekli olmuş, bu arada bir hobi edinememiş, hiç bir uğraşısı olmayan insanlarımız da var. Evlerde bütün gün sadece televizyon izlemek elbette zaman içerisinde sıkıntılar getirebilir. Bir de bu hastalığın sınırlı yaşantısı oluşu; insanları gerçekten büyük psikolojik hastalıklara da sevkedebilir.
Tüm insanların yüzlerinde maske var. Bulaş olmaması için mutlaka takılması gereken bu maske gerçekten şimdilik en önemli korunma yöntemi.
Dün epey düşündüm; insanlığın geldiği noktaya baktım da, feci durumdayız.
Yemek yediğimiz, arkadaşlarla buluşup sohbet ettiğimiz cafeler, restaurantlar kapalı, evlenmek bir sorun, mağazalardan birşeyler almak bulaştan dolayı tehlikeli.
Hayatımızda öyle büyük değişiklikler oldu ki; inanmak güç. Ancak; biz yine de bu bütün bu şeylere adapte olmuşuz hemen. Ne kadar da çabuk uyum sağlıyoruz her şeye.
Bu pandemiden evvel biraz da olsa internetten alış veriş yapıyorduk zaten. Ama şimdi neredeyse her şeyimizi internetten sipariş ediyoruz. Yemekler, kıyafetler, vitaminler, ilaçlar, temizlik ürünleri, rujlar, ayakkabılar, eşyalar, buz dolapları, evler.!!!
Artık bir yakınımızın yaş günü için bir çiçek, bir pasta hediye alırken bile interneti kullanıyoruz.
Kargo şirketleri öyle büyük cirolar yapıyor ki, en popüler iş dalı haline geldi.
İnternetteki alışveriş patlamasının yanı sıra artık popüler meslekler de değişti. Örneğin; “Doktor” olmak tehlikeli. Küçük çaplı serbest mesleklerde bile balıkçılar, marketler açık ama cafe, restaurant, kahve gibi yerler kapalı. Esnaflık çok zor. Büyük bir kesim battı. Home ofis işlerine, networklere eğilim var. Birçok bilgisayar yetişkini internette kendi işlerini kurdular bile.
Bireysel çabalar arttı. İnsanlar kendi dünyalarını, kendi kazançlarını artık kendileri temin etmek zorundalar.
Devlete vergi vermede büyük payları olan esnaf perişan. Müzikle hayatlarını temin eden sanatkarlarımız perişan. Halkın büyük bir kısmı perişan.
Burada en şanslı olan kesim şüphesiz ki; memur ve emekliler. Çünkü onlar devletten aylık maaş alıyorlar. Gerçi bu hayat pahalılığında onların da durumu iyi değil ama esnaf ve sanatkarlara göre hiç olmazsa aylık bir gelirleri var ve aile geçimlerini zor da olsa temin edebiliyorlar.
Atatürk’ün dediği gibi; “Köylü bir milletin Efendisidir” lafının doğruluğunu gördük bu dönemde. Ekip biçmenin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz artık. Dünya öyle bir hale geldi ki; başka ülkelerle görüşemez hale geldik. Her ülke kendi halkıyla, kendi imkanlarıyla, kendi içinde yaşamak zorunda gibi. Çünkü bu virus, çok büyük bir tehlike arzediyorken; dışarısı ile irtibat kurmak büyük kayıplar verdiren bir unsur durumunda.
Bu hastalık öyle tehlikeli ve ölümcül ki; evlerimizde maske ile oturuyoruz. Dışarıda çalışıp evine gelen anne babalar var. Evlerinde birlikte yaşadıkları anne babaları veya çocukları olabilir. Onlara ve birbirlerine bulaş olmaması için insanlar evlerinde maskeyle yaşıyorlar.
Şu anda halkın yaşam şekli, eskisine göre çok değişti ve daha da değişmeye devam edecek diye düşünüyorum.
Aşılanmamız biter de biraz daha bulaş tehlikesinden uzaklaşırsak belki kayıplarımız azalacaktır. Ancak kesinlikle “maske”; artık “yaşam tarzımız” ve hayat bu dönemde çok kısıtlı ve zor.
Sevgili dostlarımız, bir müdet daha böyle devam edeceğimizi düşünüyorum.
Bu nedenle, mutlu olmak için, evimizde huzurlu bir şekilde yaşayabilmek ve bir insan olarak iç dünyamızı rahat ettirebilmek için; kendimizi mutlu edecek şeyler yapalım. Pozitif düşünceler sağlayan aktivitelerde bulunalım. Etrafımıza neş’e saçalım. Birbirlerimize iyi davranalım. Bu dönemde daha yardımsever, daha fedakar, daha anlayışlı olmaya çalışalım.
Bu zor dönemde bir küçük canlı da evimizi çok mutlu edebilir. Yeni bir minik canlı hem evimize hem de sokakta kalmış, barınaklarda yaşayan o canlılara hayat verir.
Evimize bir kedi veya köpek almak inanın o eve; büyük bir mutluluk, sevgi ve büyük bir heyecan verir. O hayvancık size öyle şeyler yapar ki “iyi ki onu hayatımıza katmışız” dersiniz.
Sevgili dostlarım, bu zor günlerimizde, hayatı kolaylaştırmak için yapabileceklerimizi elimizden geldiğince yapalım diyorum ve sizlere güzel günler diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
|