1,5 yaşındaki çocuk kayboluyor, bir süre sonra ölüsü bulunuyor.
Gaziantep’te işsiz bir genç, Şahinbey Belediyesinin önünde üzerine benzin döküp kendini yakıyor ve yaşamını yitiriyor.
İstanbul’da bir adam, aracıyla geçtiği Boğaz Köprüsünde duruyor, ilkin aracını yakıyor sonra da köprüden atlayarak intihar ediyor.
Kadına şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri her geçen gün artıyor.
Bir yargıç, şikayetçinin avukatı bayanın etek boyuna bile takılabiliyor.
Yüreğimizi yakan bayrağa sarılı şehit cenazesi gelmeyen günümüz yok.
35 yıldır Kuzey Irak’ta yuvalanan terörist bölgeleri karadan, havadan bombalanıyor ve 35 yıldan bu yana bir sonuç alınamamış ki hala sürdürülüyor.
Ülkemizde yaşayan sığınmacı Suriyeliler, bayram tatillerini geçirmek için ülkelerine gidiyorlar ve geri döneceklerini söylüyorlar.
Çünkü burada onlar için hayat bedava.
Çünkü kendi yurttaşımıza tanınmayan haklar onlara tanınıyor.
Ve özel okulları olanı Milli Eğitim Bakanı yaptık.
Özel hastaneleri olanı Sağlık Bakanı yaptık.
Turizm yatırımları olanı Turizm Bakanı yaptık.
Ekonomi yerlerde sürünüyor.
Ana muhalefet partisi liderine, gazetecilere fiziki saldırılarda bulunanlar, yakalanıp gözaltına alınıyor ve ayni gün serbest bırakılıyorlar.
Hani İstanbul seçimine kilitlendik ya!
Suçlu da olsa kimseyi küstürmemek gerek.
Bırakın küstürmeyi, bu tip saldırganları kahraman olarak gören bir kesim bile var.
X
Önümüzdeki Salı günü bayram.
Kimi ramazan bayramı der kimi şeker bayramı der.
Sonuçta 3 günlük bayram ama 9 günlük tatili var.
Bunca olumsuz olayların yaşandığı ülkede gel de bayram yap, tatil yap.
Bu artan işsizlikte, bu her şeyin ateş pahası olduğu pahalılıkta, yoksulun nasıl bayram yapabileceğini düşünüyorum, kahroluyorum.
Aslında iyimser biriyim ama bu karamsar yazıyı bir bayram yazısı sayın ve öyle okuyun.
Yüreğiniz sızlamıyorsa, içiniz acımıyorsa, bayramınızı kutlamak içimden gelmiyor.
Gerçekleri görerek yüreği sızlayan, içi acıyan ve duyarlı olan herkesin bayramını kutluyorum.
Bayram sonrası görüşmek dileğiyle…
|