Aslında kellik bir deri hastalığı değildir.
Kalıtım konusu irdelenirse, kelliğin bir hastalık değil, genetik durum olduğu ortaya çıkar.
Yani soya çekim bir durumdur.
Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi bu kellik de nereden çıktı diyeceksiniz.
Bir gün sora İstanbul’da seçim yapılacak.
Biraz empati yapayım dedim…
X
Kafasında saç kalmayanları seven ve bu sevgisini, başında saç olmayanlarla çekilen fotoğraflarla sosyal medyaya taşıyan bir arkadaşım var;
Cengiz Halil Çiçek.
Kimseyi incitmemeye çalışarak espriler üreten gazeteci bir arkadaşım.
Gazeteci dediysem, emekli gazeteci.
Zaten gazeteciliğin emeklisi pek olmaz.
Başında saç olmayanlarla fotoğraflarına bakarsanız, hep gülücükler atar.
Çünkü onun kafasında bir tel saç dökülmemiştir.
Ve bu işin de keyfini çıkarır.
X
Kafasında saç olmayan arkadaşlarıma, “bir kafada ya kıl kalır ya akıl kalır” diye takılırım, hoşlarına gider.
Bu konuda saçı olmayanlara takılmak da benim hoşuma gider.
Çünkü 70 yaşımı çoktan devirdim, 80 li yaşlara merdiven dayadım, saçım dökülmedi.
Bu durumu genetik bilimine yoruyorum.
Rahmetli babam 90 yaşında öldü, saçından bir tel dökülmemişti.
X
Gazeteci dostum Cengiz Halil Çiçek, kafasında saçı olmayanlara, yani kellere bayılır.
Özellikle de Ali Atalar, Hulusi Kalender, Mehmet Boncuk, Murat Köylüoğlu, Cengiz’in neredeyse saçsız modelleridir.
Şimdilerde kafası kavlak bir “ dövlet böyüğü” var ki onu yukarda adlarını saydığım arkadaşlarımdan çok ama çok ayrı tutarım.
Sanırım sevgili Cengiz de benim görüşümdedir.
Kaza kudret bir de onunla birlikte bir fotoğraf paylaşmaya kalkarsa konumuzun büyüsü bozulur, bunca yazıyı boştan yere yazmış oluruz.
X
Hiçbir kelin alınmasını, bana gücenmesini istemem.
Her şeye karşın kafasında saç olmayanların da karizmatik bir özelliği, bir albenisi, bir güzelliği mutlaka vardır…
|