Yazımıza herkesin bildiği ve bazı dönemlere çuk oturan bir söylemle başladık.
Harç bitti, yapı paydos.
Nerede?
İstanbul’da.
Dün Pazar günüydü, ben bugünkü yazımı dün yazarken, İstanbul’da Anakent Belediye başkanlığı için seçim süreci sürüyordu.
Olmadı, bir daha yani.
İstediğimiz gibi sonuçlanmazsa, hadi bir daha.
Seçmen seçim yorgunluğu içinde çırpınmaya başladı.
X
Her şey daha güzel olacak diyen genç bir politikacı mı kazandı yoksa Sayıştay raporunu bile okumayan yorgun bir politikacı mı kazandı?
Yazımı yazarken durum henüz belli değildi.
Kimin kazandığı dün geç saatlerde belli olmuştur.
Seçim sonucuna itirazlar olur mu?
Olabilir.
Çünkü iktidar partisi İstanbul’u elinden bırakmak istemiyor.
Hele seçime bir hafta kala, seçim topunu adayının ayağından alıp sahaya inen AKP genel başkanının telaşını, tedirginliğini, dil sürçmelerini göz önüne alırsak, itirazlar kaçınılmaz gibi görünüyor.
Ayrıca, her şey çok güzel olacak diyerek yola çıkan aday kazanmışsa, belediye meclisi çoğunluğu ile onu çalıştırmayacağını da açık açık dillendirmediler mi?
Yani seçmenin iradesini hiçe sayan söylemlerle aba altında sopa gösteriliyor.
Aslında bu sopa pek aba altından da değil, açık seçik, herkesin görebileceği biçimde gösteriliyor.
Hem de herkesin duyabileceği biçimde bağıra bağıra.
Ve kimlerden medet umuldu, kimlere şirin görünmek için çaba gösterildi?
Şaşıp kaldık desem inanmazsınız.
Çünkü hiç şaşırmadık.
Yani dünkü İstanbul yerel seçimi öncesi, tam bir genel seçimmiş gibi canhıraş uğraşı verildi.
Hele bazı nutukların yalanlarla, iftiralarla, sataşmalarla, tehditlerle, şantajlarla, at çamuru izi kalsın anlayışıyla süslenmesi, halkı yönetme gibi kutsal bir işlevi olan politikayı çirkinleştirmedi mi?
Yerlerde sürünmeye mahkum etmedi mi?
X
Bugün sonuç ne olursa olsun, politikacının, yaşanan gerginliği yumuşatacak yöntemler araması gerekir diye düşünüyorum.
Çünkü toplum yeterince gerginleştirildi.
Bu arada Akdeniz de gergin.
Akdeniz’de sular ısındırılıyor.
İstanbul seçimi bitti, artık akılcı bir dış politika süreci başlamalı, dost, müttefik ve stratejik ortak olarak bilinen Amerika’nın, Akdeniz ve S 400 konularındaki “yaptırım uygularız” tehdidine karşılık verme harekatı başlatılmalı değil mi?
Dilerim öyle olur…
|