İstanbul’un belediye başkanı seçiminden bize ne diyemeyiz.
Çünkü İstanbul, bir çok ülkenin nüfusunda daha çok nüfusu olan kocaman bir kent.
Ayrıca 81 ilden gelip yerleşen yurttaşların oluşturduğu bir dünya kenti.
İstanbul seçmeni, gereksiz ve haksız bir biçimde yeniden yapılan seçimde, rahatsızlığını oyları ile dile getirdi.
Ve her şeyin daha güzel olacağına inanarak kullandı oyunu.
Çünkü İstanbullu güzel şeyleri özlemişti.
İstanbul seçmeni, “13 bin fark yetmedi mi? Öyleyse 777 bin olsun” diye tavrını koydu.
(Rakamları yuvarladım.)
X
Bağırmalar, tehditler, şantajlar, korkutmalar, gözdağı vermeler, pankartlar, afişler, hele hele “çaldı” söylemleri sökmedi.
İstanbullu seçmen, kamplaştırmalara, kutuplaştırmalara, ötekileştirmelere, sizden – bizden politikalarına kanmadı, kandırılamadı.
Son çare olarak kim düşündüyse, ömür boyu hapse mahkum Öcalan devreye sokuldu.
Öcalan’ın mektubuna sarıldılar, o da ters tepti.
Öcalan’ın mektubuna Bahçeli’nin yaklaşımı şaşırtıcıydı.
En çok da ülkücüler şaşırdı.
Çünkü Bahçeli’nin meydanlarda ip atmasının üstünden çok zaman geçmemişti.
X
AKP kurmaylarının seçim öncesi hataları İstanbul’da yaşayan seçmenlerin gözünden kaçmadı.
Bu yenilenen İstanbul seçiminde de “bir şeyler oldu ama” itiraza yer bırakmayacak biçimde “bir şeyler oldu…”
Sonuç olarak, egemenliğin millette olduğu bir kez daha kanıtlandı.
X
Şimdi sırada ne var?
Her şeyi egemenliğine sahip çıkan halk mı düşünecek?
Onu da Ankara düşünsün.
Ben şimdi televizyon kargalarının neler söyleyeceklerini merak ediyorum.
Dilerim ve umarım, halkın gözü, kulağı ve sesi olması ilkesini unutan, yalaka – besleme basın da bunun böyle olduğunu anlar ve halkın doğru haber alma hakkına saygılı olur…
|