Galiba yine zamlar söz konusuydu.
O günün başbakanı Turgut Özal, “alışırlar, alışırlar” demişti.
Nasıl da öngörülü(!) bir başbakanmış.
Salt zamlara değil, her şeye alıştık.
Toplum, Özal döneminde yapılan zamlara, onu doğrularcasına alışmıştı.
Bu iktidar döneminde bırakın zamlara alışmayı, zamsız yapamaz olduk.
Tam bir zam tiryakisi durumundayız.
Aslında geçmiş ve günümüz zamlarını anlamak için, başbakanlığı döneminde, “tulumbada su tükendi” diyeni anımsarsanız çok daha kolay anlaşılır zamların nedeni.
Çünkü tulumbada hala su yok.
Eee, bu tulumbanın doldurulması gerek.
Nasıl olacak?
Bilmem anlatabildim mi?
X
Çarşı – Pazar, petrol ürünleri, çay, şeker, elektrik zamlarının yüzdelerine bakacak olursak;
Bir de maaşlara zam konusu var ama bu maaşlara yapılan zam oranında bir terslik olduğu ortada.
Nasıl mı?
Bir kesimin maaşlarına % 6, bir kesimin maaşlarına % 5 zam yapılırken, başka bir kesimin maaşlarına %26, % 46 oranlarında zamlar yapılıyor.
Maaşlarına % 5 ya da % 6 zam yapılanlar da bu ülkenin yurttaşları, % 26 zam yapılanlar da bu ülkenin yurttaşları.
Bir kesim için tulumbada su var, bir kesim için, “Allah gözünüzü doyursun, tulumbada su bitti…”
Ve bunun adını da sosyal adalet koyuyorlar…
X
Eskilerde kavga edenleri ayırmaya çalışanlar olurdu.
Şimdilerde, kavganın şiddeti ne olursa olsun, gören insanlar, hemen cep telefonlarının kamerasını açarak olayı tespit(!) etmeye çalışıyorlar.
Bizim televizyonlarımızın zaten Watsap hatları ver ve her haber sonrası bu hattın numarasını veriyorlar.
“Çekin, gönderin, yayınlayalım” da cabası.
Kavgayı gören adam neden aralama zahmetine girsin?
Aralamaya kalksa kalçasından bıçak da yiyebilir, başına kurşun da gelebilir.
Nesine gerek.
Görüntüyü çekip bir televizyona fahri muhabirlik yapıyor ve bununla da öğünüyor.
Ne diyeyim?
İşte aynen bu durumdayız…
|