Son sınav sonuçlarından da anlaşılacağı gibi, eğitim konusunda duvara çarpmışız.
Demek ki eğitim politikasını sık sık değiştirilmesi çözüm değilmiş.
Bu gerçek hala anlaşılamadı mı bilemiyorum.
Başta özel okullar zinciri sahibi Milli Eğitim Bakanı olmak üzere, bu dönemde bu bakanlığın başında bulunanlar, bu bakanlıktaki genel müdürler, daire başkanları, il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, okul müdürleri ve tüm öğretmenlerin şapkalarını önlerine koyup utanarak düşünmesi gerek.
Neden bu kadar geniş tuttum?
Son üniversiteye giriş sonuçlar beni ürpertti ve bu saydığım geniş kadronun tamamında bu işin vebalinin olduğunu düşündüğüm için.
Bu başarı oranıyla eğitim nereye gider diye düşünmekten kendimi alamadım.
X
Her gün şehitler geliyor, şehit cenazeleri kaldırılıyor.
“Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” şablon sözleri daha sık duyar olduk.
Hani terör bitecekti!
Ağlamaktan, üzülmekten bıktık usandık.
Üstelik ağladığımız, üzüldüğümüz bu gencecik ölenleri, yaralananları ve baş sağlığı dilediğimiz ailelerini hiç tanımıyorduk.
Bizim çocuklarımızmış gibi yıkıldık, yıkılıyoruz.
Bırakın uzun yıllardan beri süren bu tür yıkımları, gelin bir de günümüz yıkımlarına bakalım;
Örneğin zamlar.
İğneden ipliğe zam gelince, yumurtaya da zam geliyor.
Nedenini anlasanız da anlamasanız da yumurtaya zam geliyor kardeşim.
X
Yukarda eğitimin yerlerde süründüğünden söz ettik.
Bu arada yargıyı da yargı kurumlarına atamaları da unutmamak gerek.
Nepotizm almış başını gidiyor.
Basın – yayın organlarını da unutmamak gerek ama yazmaya bile gerek duyulmayacak noktaya geldiğini herkes biliyor.
X
Her gün güzel, yapıcı, aydınlık, umut veren bir yazı yazmak için çırpınıyorum.
Olmuyor.
Yazamıyorum.
İyi bir yurttaş, dikkatli bir gözlemciyseniz bana hak verirsiniz.
Değilseniz, benim yapabileceğim bir şey yoktur, elimden gelen bu kadar.
Gerisini, geleceği siz düşünün.
Biraz önünüze bakmanız yeter.
Akdeniz’e bakın, Ege’ye bakın, dış ilişkilerimize bakın, ekonomiye bakın, eğitime bakın.
Ne diyeyim daha?
Çürümüşlük içinde bocalıyoruz…
|