Dostumuz(!), Türkiye’ye geldiğinde bayrağını direğe astığımız, kırmızı halıda yürüttüğümüz Barzani’nin Erbil’inde diplomatlık çalışanımız öldürüldü.
Erbil’de, Hokkabaz adındaki lokantaya yemek yemeye gitmişti.
Ayni lokantada başka bir masada oturan Iraklıya da sıktılar, o da öldü.
Bizden de onlardan da yarılalar var.
Hemen kınadık.
Dış İşleri Bakanımız acilen bir demeç verdi; “Hem Erbil ile hem Bağdat ile temas halindeyiz.” Dedi.
O da kınadı.
Cumhurbaşkanı kınadı.
Dış devletler üzüntülerini belirterek kınadıklarını açıkladılar.
Gazeteci, Dış İşleri Bakanına “PKK saldırısı diyebilir miyiz?” diye sordu.
Bakan, “dikkatle araştırıyoruz” dedi.
Kayıkçı kavgası gibi bir şey…
X
Doğu Akdeniz’de yaşananlar hiç hoş değil.
Başımıza çok iş açacak gibi görünüyor.
Kuzey Kıbrıs’a zaten şaşı bakılıyor.
Bu arada Ege adalarından da vazgeçilmiş gibi görünüyor.
X
Erbil’de diplomatımız öldürülüyor, Ankara’da, ABD’nin düşündüğü yaptırımların şiddetini tartışıyorlar.
Bize gelince, mangalda kül bırakmama nutukları atılıyor.
Hat – hut etmemize dünya gülüyor.
Ve şimdilerde “o da kim oluyormuş?” diye bakılan Abdullah Gül güdümündeki Ali Babacan ve Suriye olayını başımıza bela eden Ahmet Davutoğlu, ayrı ayrı partiler kurma çabası içine girdiler.
Yani aklımızla alay ediyorlar.
Şaşırıyor muyuz?
Ben şaşırmıyorum.
X
Hastanelerin ticarethane olduğunu gören bir AKP milletvekili de böyle bir uygulamaya karşı çıkıyor.
Neden?
Hastanede yapılmak istenen çekapa, çeşitli tahlillere karşı çıkan vekile, bir hastane yetkilisi, “siz ödemeyeceksiniz, meclis ödeyecek” demiş.
Milletvekili buna karşı tepki gösterip açıklamalar yapıyor.
Ne olacak?
Durum devam edecek.
Yani durum karmakarışık.
Bakalım işin içinden nasıl çıkılacak?...
|