Suriyeli sığınmacılar, Gaziantep’te kavga etmişler.
Pala, bıçak, kama, sopa, demir çubuk gırla gitmiş.
Sonuç; bir ölü epey yaralı.
Soruşturma, kovuşturma;
Olur mu öyle şey?
Adamlar zaten ülkelerini terk edip bize sığınmışlar, bunlar mağdur ve mazlum kardeşlerimiz değil mi?
Kentin kargaşasına biraz da onlar katkıda bulunurlarsa kötü mü olur?(!)
Bu konunun yanlış politika olduğunu sağır sultan bile duydu, biz hala duyamadık.
Bu sığınmacı kardeşlerimizi birçok ayrıcalıkları var.
Olsun.
Ancak yurttaş olarak bizim de olsun istiyoruz ama olmuyor.
Örneğin; işyeri açan sığınmacı vergiden, harçtan, denetimden muaf.
Bizim Mehmet bir iş yeri açmaya kalksa, belediyeden, sağlık müdürlüğünden, vergi dairesinden ruhsat alacak, vergi verecek, harç yatıracak, kira ödeyecek,
Bir çırak çalıştırıyorsa sigortaya bildirecek, primini yatıracak.
Biz daha bunlarla baş edemezken, sınırlarımızda sığınmak için sıraya girenler var.
Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa her ulustan sığınmacılara “peşkeş” mi çekiliyor yoksa?
Bu gibi basit(!) konular hiç önemli değil.
Neden?
Çünkü biz, kurtuluş savaşında olduğu gibi neredeyse yedi düvelle kavgalı durumdayız.
Amerika’yı dost ve müttefik sanıyorduk, değilmiş.
Rusya’ya yaklaşıyoruz, o da düşürülen uçağının öcünü alırcasına ve kendi çıkarını gözeterek bize S400 satıyor.
Suriye’ye gelince; dün Esat kardeşimizdi, bugün hain Esed oldu.
Kuzey Irak’ta temizlik yapıyoruz, her gün şehitler veriyoruz.
Doğu Akdeniz karman çorman.
Her ülkenin bayrağı Akdeniz’de kulaç atarak yüzüyor.
Gaziantep’te sığınmacılar birbirlerine girmiş, ölü var, yaralılar var, çok mu?
Böyle giderse siz dahasını seyreyleyin.
Bu arada Ankara mangalda kül bırakmıyor.
Bu durum da benim necip halkımı mutlu etmeye yetiyor.
Eyyi olur inşallah…
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
|