Kilis, kap altılarıyla, daracık sokaklarıyla, türbeleriyle antik bir kent idi.
İdi diyorum çünkü bu doku bozuldu.
X
Ortaokul çağımızda yolumuzun üzerinde bir konak vardı.
Önünden geçerken hayranlıkla izlerdik.
Konağın sahibi Neşet Efendi (Topaloğlu), 60 lı yıllarda Kilis’in tek caddesi olan Cumhuriyet Caddesi’nde faytonla gezerdi.
Zaman geçti, bir otomobil aldı, şoförü bu otomobille Kilis’i gezdirirdi.
Oğlu İhsan Topaloğlu politikaya atıldı, bakan oldu ama babasının yaşam biçimi hiç değişmedi.
Neşet Efendi Konağı, bahçe içinde, çok katlı görkemli bir konaktı.
O öldükten sonra, zaman içinde ilkin bahçesindeki ağaçları kestiler sonra çevre duvarlarını yıktılar.
Ama konak dimdik ayakta kaldı.
Uzunca bir süre boş kaldı.
Sonra bazıları satın aldı, el değiştirdi ve sonunda yanılmıyorsam Kültür Bakanlığı’na verildi, kütüphane oldu.
Derken konakta bir yangın çıkarıldı.
Bu yangından önce biz, uzun yıllar başkanlığını yaptığım Güney İlleri Gazeteciler Cemiyeti’nin programı olan, “Tarihe Tanıklık Eden Evler” projemiz kapsamında o konakta bir fotoğraf sergisi açmıştık.
Bu sergi, gazeteci arkadaşım sevgili Ali Atalar’ın Halep’te, Gaziantep’te ve Kilis’te çektiği fotoğraflardan oluşuyordu.
Sergiye Vali geldiği için bütün daire müdürleri de gelmişti ancak bizi tanıyan birkaç dostun dışında Kilisli yoktu.
Her neyse.
Neşet Efendi Konağı sahipsiz kaldı.
Ve son haber, bu konak Tugva adında bir vakfa verilmiş.
Kim verdi, kimler verdi bilemiyorum.
Önemli olan Kilislinin bu sahipsiz konağa sahip çıkmaması ve bir vakfa verilmesine tepki göstermemesi.
Peki, bu vakıf, neredeyse nüfusunun iki katını barındıran Kilis’teki sığınmacılara herhangi bir yardımda bulunmuş mudur?
Bu vakıf, Kilis’in ekonomisine, kaldıysa sosyal yaşamına, herhangi bir katkı sağlamış mıdır?
Bu vakıf, Kilis’te bir okul, bir müze, bir sağlık ocağı, bir kütüphane yaptırmış mıdır?
Bu vakıf, bir yoksul aileye elini uzatmış mıdır?
Ve bu vakıf nereden çıkıp gelmiş, Neşet Efendi Konağı’na sahiplenmiştir?
Kime sorsak?
Kilisliye soralım mı?
Aman, hiç olmazsa Ahmet Bey Konağı’na, Akıncı Konağı’na sahip çıkalım…
|