Ülkenin üretim yapan, istihdam sağlayan hemen hemen tüm varlıkları yerli ve milli olmaktan çıktı.
En basitinden şekeri ve kağıdı biz üretiyorduk.
Kağıt da şeker de yerli ve milliydi.
Ne oldu?
Bizim Tekel’imiz vardı.
Kendi toprağımızda yetişen tütünü, onlarca marka sigara yapardık.
Bizim Sümerbank’ımız vardı.
Bizim Beykoz ayakkabı fabrikamız vardı.
Yerli ve milliydi.
Ne oldu?
Tarım vardı, hayvancılık vardı, sanayi vardı.
Hepsi de yerli ve milliydi.
Ne oldu?
Yerli ve milli diye diye yerli ve milli tohumumuz bile kalmadı
Canlı hayvan ihraç ederdik.
Gaziantep’te Canlı Hayvan İhracatçılar Birliği vardı.
Canlı hayvan ve et ithal etmeye başladık.
Nato’nun birinci, dünyanın ikinci ordusuyduk.
Askerin üzerinden silindir gibi geçildi.
Her konuda kendimize yetiyorduk.
Tarım vardı, hayvancılık vardı.
Hepsi de yerli ve milliydi.
Reklamlar bile bir ürünü tanıtmak için yerli ve milli diye başlar oldu.
Çocuklarımız güven içinde okullarına gidip gelir, sevecen ve babacan bir disiplin içinde eğitim görürlerdi.
Şimdilerde okulların önünde uyuşturucu haplar satılır duruma geldik.
X
Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa neredeyse yerli ve milli olmaktan çıkmak üzere.
Ankara’nın hala haberi yok.
Yerli ve milli olduğunu iddia eden ancak tarafsız olmayı beceremeyen yazılı ve görsel basın, neredeyse kalmadı.
Şimdi biz ne yapıyoruz?
Beynimizi teslim alan akıllı telefonlardan, tabletlerden, bilgisayarlardan kafamızı kaldırmıyoruz.
Gözümüzün önünü göremiyoruz.
Hiçbir şeyi göremiyoruz.
Yani ne yapacağımızı, ne edeceğimizi şaşırır duruma gelmişiz.
Simit satarak bunları çözeceğimizi düşünüyoruz.
Allah bizim belamızı vermiş işte!
Ve yetmezmiş gibi hala bela arıyoruz.
Siz yine de bunları boş verin.
Bir simit alın, bir bardak çayla çıtır çıtır yiyin.
Aman ha, çaya şeker atmayın.
Çünkü şeker sağlığa zararlıdır…
|