( Konuyu, yıllar önce yazmışım ve hala gündemde.
Yani bir işe yaramamış.
Bugün yine eski bir yazımı paylaşıyorum. 27 Mart 2007 günü yayınlanan bir yazım. Tam 13 yıl önce yazmışım.
Bakın bakalım, değişen bir şey var mı?)
“Devlet malı da denilen kamuya ait araziler, rant uğruna satılıyor.
Hem de bazı televizyonlar, yapılan ihaleyi canlı yayınla kamunun gözüne sokuyorlar.
Bunun adına da gazetecilik, televizyonculuk, habercilik deniyor.
Kamu malını haraç mezat satma, satın alma olayı, büyük bir gazetecilik anlayışıyla(!) kamuya canlı canlı aktarılıyor.
Kamu malı, kamunun gözleri önünde pıırrr…
Canlı yayında kendi malının satışını izleyen kamu ise, “vay beee!” diye hayretini dile getiriyor.
Bu tür satışlar salt İstanbul’un göbeğinde değil, yordun her yöresinde var.
Daha satılığa çıkarılacak kamu arazileri o kadar çok ki haddi hesabı yok.
Özelde de Gaziantep’e bir bakalım;
Hangi kamu mallarının adı satılık hanesine yazılı?
Kapatılan Tekel İçki Fabrikası arsası.
Fuar alanı.
100. Yıl Atatürk Kültür Parkı içinde bazı alanlar.
Yarın, bu kamu arazileri de şeffaf(!) ihalelerle, habercilik yaptığını sanan televizyonların naklen yaptığı yayınlarla, şeffaf bir biçimde kamunun gözleri önünde satılabilir.
Bu arada kamunun sesi “vay beee!” den başka da çıkmaz gibi görünüyor.
Tarih, AKP’yi, kamu malını kamunun gözleri önünde satan bir parti olarak defterine not etmiştir.
Yokluğu, yoksulluğu, yolsuzluğu ortadan kaldıracaklarını iddia ederek iktidara gelenlerin karnesi, zayıflarla dolmaya devam ediyor.
Kamu dediğimiz halk da gözlerini bereltmiş, olanlara bön bön bakıyor.
Biz kendi mabadımızı yırtsak da kamu bu.
Kamu bu da kamunun hakkını, hukukunu savunanlar nerede?
Herkes sinmiş, herkes pusmuş, herkes duyarlılığını yitirmiş.
Her gördüğüne, her duyduğuna inanan güzel insanları aldatmak o kadar kolay oldu ki.
Halkın gözü, kulağı, dili olması gereken gazeteciliği çığırından çıkarırsanız, olacağı budur.
Sonuç olarak, her meslek erbabı dahil, bizim birbirimize benzediğimiz gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Şimdilerde ise gündemi cumhurbaşkanlığıyla doldurarak, yozlaşmayı katmerlendiriyorlar…”
|