Fırat’ın doğusu kırmızıçizgimizdi.
Daha Fırat’ın batısından çıkamadık.
Hemen hemen her gün üçer beşer, yüreğimizi acıtan şehitlerimiz geliyor.
Bizim askerimizin Suriye’de ne işi var diyene, vatan haini yaftası yapıştırılıyor.
Milliyetçilik duygusu olmayan Suriyeli sığınmacıların gençleri, Türkiye’nin her yanında nargile fokurdatmak ve üremekle meşgul.
Ülkelerine dönüp bakmıyorlar bile.
X
İdlib, Fırat’ın batısında, her tür teröristin yuvalandığı bir Suriye kenti.
Rusya, İran ve Çin Şam’a destek vermeseydi, bu ülke bugün coğrafyadan silinmiş olurdu.
Emperyalist ülkelerin beklediği gibi olmadı.
Şam, bu ülkelerin desteğiyle hala direniyor.
Biz Rusya’yı dost sandık.
“Dostum Putin” nin dost olmadığını öğreniyoruz.
Çünkü “dostum Putin” diye seslendiğimiz adam, Suriye’de yaşanan olayların arkasında duruyor.
Ezeli, ebedi dost, müttefik ve stratejik ortak Amerika’nın ne dost ne müttefik ne de stratejik ortak olup olmadığı belli değil.
Üstelik tüm teröristlerin arkasında Amerika ve Rusya var.
Kısaca dost kim, düşman kim bilemiyoruz, anlayamıyoruz.
X
10 gün öncesine kadar her gün konuşulan, gündemden düşürülmeyen Libya olayı, nedense gündemden düşürüldü.
Gündemde olanlar her gün gelen şehit haberleri, deprem, çığ ve sel felaketleri.
Bu felaketlerle de amatörce boğuştuğumuz ortada.
Böyle bir cennet ülkede yaşayan yurttaşlar artık rahat bir soluk almak istiyor ama bir türlü alamıyor.
Ve televizyon kargaları her gece, her kanalda konuşuyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar ama hiçbir şey söylemiyorlar.
Soçi konuşuluyor, Astana konuşuluyor, hamaset yapılıyor.
Ukalalık diz boyu.
Tam bu kargaşa içinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı saçmalamaya başlıyor.
Ya saçmalıyor ya da bir yerlerin kışkırtması ve desteği ile birilerinin istediği şeyleri söyleyerek gerginliğin üstüne tüy dikiyor.
Soğuk kış günlerinde sıcak ve üzücü günler yaşıyoruz.
Dilerim akılcı girişimlerle bu sıcaklık çabuk soğutulur ve en azından şehit haberleri almayız.
Kınalı kuzular ölmez, anaların gözyaşı durur…
|