Geçtiğimiz gün. “Ortadoğu Çukuru” başlığında bir yazı yazmıştım.
İleti ve telefonlar aldım.
Sağolsunlar okurlarım beni yüreklendirdi.
Demek ki doğru yoldayım diye düşünürken, aklıma bu Ortadoğu’daki kargaşadan büyük yararlar sağlayanlar geldi.
Kimdi bunlar?
Silah üreten ülkeler.
Ve bu üretilen silahları dünyanın teröristlerine pazarlayan silah tüccarları.
Bu kesim hep sırça köşklerinde otururken, dünyanın çeşitli ülkelerinin aymazları, bu silah tüccarlarının ekmeğine yağ bal sürerler.
Ortadoğu ülkelerine bir bakın;
Kendi ülkesinde, kendi yurttaşına kurşun sıkanlardan geçilmez olmuş.
Üstelik hepsi Müslüman ve birbirlerine Allahuekber diye saldırıyorlar.
Bu saldırılara karşı savunmaya geçenler de yine kendilerini Allahuekber diye savunuyorlar.
İşte bu sırada silah üreten ülkeler ve bu silahların ticaretini yapanlar, kıs kıs gülerek ellerini ovuşturup keyif içinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
Türkiye, çeşitli ülkelerden kaçan sığınmacılarla doldu.
Bunların içinde terörist var mı diye soran, sorgulayan yok.
Bakar mısınız, kafa kesen bir IŞİD lideri, Bursa’da çalışırken yakalandı.
Ya bilinmeyenler.
Aslında tutarlı bir istihbaratla hepsinin ne olduğu, kim olduğu bilinmez mi?
Mutlaka bilinir.
1950 li yıllarda, Suriye sınırında bizim verimli topraklara mayın döşenmişti.
Amaç kaçakçılığı önlemekti.
Kaçakçılık önlenebildi mi?
Hayır.
Derken sınırdaki bazı bölgeler mayından temizlendi.
Suriye’de kargaşa başlatılınca, oradan kaçanlar ellerini, kollarını sallayarak bu eskiden mayınlı olan şimdilerde mayından arındırılmış alanlardan geçerek, bizim topraklara doluştular.
Bunların içinde teröristler var mıydı acaba diye soran sorgulayan kimse olmadı.
Belki olmuştur ancak halkın bundan haberi olmadı.
Emperyalist ülkeler silah ürettikçe ve bu silahların dünyaya dağılımında rol alan silah tüccarları arttıkça, ne Ortadoğu’ya ne de dünyaya barış gelir.
Yani işimiz Allah’a kaldı demektir.
Allah sonumuzu hayreyleye…
|