(Yine eski bir yazım.
Tarihi 26 Ocak 2007. Tam da 13 yıl önce yayınlanmış.
Böyle eski yazılarımı konu kıtlığı çektiğimden yinelemiyorum.
Konu kıyamet gibi.
Böyle eski yazılarımdan paylaşmamın nedeni, neredeydik nereye geldik amaçlı.
Galiba bu tür duyarsızlıklar daha da katmerleniyor günümüzde.)
“Televizyonda haber izliyoruz.
Bir evde korkunç bir yangın çıkmış. Herkes dışarda, itfaiyeciler yangınla boğuşuyor.
Yani bir can pazarı.
Olayı çeken kameraların önüne o mahallede yaşayan komşuların çocukları, gençleri çıkıyor.
Ekranda görünebilmek için hopluyorlar, zıplıyorlar, el çırpıyorlar, el sallıyorlar.
Arka plandaki yangın umurlarında bile değil.
Çocuklardan biri, kameralara bakarak bağırıyor; “oooo, yeeee! Hangi kanalda çıkacak?”
Başka biri yine hoplaya zıplaya soruyor; “Bu akşam mı yayınlanacak?”
Başka bir mekan, başka bir haber;
Bir futbol maçı, saha savaş alanı gibi, herkes yaralı bereli.
Külahlı iki genç, haberi çeken kameranın önünde hoplaya zıplaya şaklabanlık yapıyor.
Hani televizyonda çıkacak ya!
Bir de hangi kanalda, ne zaman yayınlanacağını soruyor bağıra çağıra.
Ekranda kendi şaklabanlıklarını izleyecek.
Başka bir mekan, komşu evlerden birinde adam kendini asarak intihar etmiş.
Haberciler olay yerinde.
Kendini asan adamın belki de kapı komşularının çocukları, kameraların önünde hoplaya zıplaya el sallıyorlar.
Akşam haberlerde televizyonda görünecekler ya!
Biz nasıl böyle olduk?
Biz neden böyle duyarsızlaştık?
Kimler bizi bu duruma getirdi?
Bizim çocuklarımız bu kadar duyarsız mıydı?
Televizyon camlarında görünmek bu kadar çok mu önemli?
Yazık değil mi bu çocuklara, gençlere?
Yoksa bu çocuklar bizim çocuklarımız değil mi?
Ülkemin insanları, çocuklarını böyle mi eğitiyorlar?
Bu “oooo, yeeee” gençliği mi sahip çıkacak yarınlarımıza?
Bir nereye koşuyoruz?”
|