(Yine eski bir yazım.
30 Mart 2007 tarihinde yayınlanmış.
Şehit haberlerine elim varmadığı için eski bir yazımı paylaşmak istedim.
Bakın bakalım, değişen ya da gelişen bir şey var mı?)
“Güzel Türkçemiz her geçen gün bozuluyor.
Her geçen gün yozlaşıyor, yozlaştırılıyor.
Hem de doğru kullanması, doğru yazması gerekenler tarafından.
Televizyondan haber dinliyorsunuz, önüne gelen metinden haberi okuyan sunucu, bir konuyla ilgili olarak verdiği haberde, “tahsisat ve ödenek ayrıldı” diyor.
Tahsisat ile ödenek sözcüklerinin ayni anlama geldiğini bilmeyenler, bana göre haber okumamalı, haber yazmamalı.
Bir milletvekili konuşuyor, Konuşurken konuyla ilgili soruya, “bununla ilgili olarak çok büyük çaba ve gayret içindeyiz” diyor.
Çaba ile gayret sözcüklerinin ayni anlama geldiğini bilmeyen milletvekili bana göre konuşmamalı.
Hatta milletvekili bile olmamalı.
Bir giyim mağazası sahibi tanıyorum, mağazasına koyduğu yabancı adı, kendisi bile söyleyemiyor. Oysa o yabancı sözcüğün, Türkçemizde çok güzel bir karşılığı var.
Öğretmen yerine “muallim”, eğitim öğretim yerine “tedrisat”, okul yerine “mektep”, öneri yerine “teklif”, dilekçe yerine “arzuhal”, sürekli yerine “mütemadiyen”, uçak yerine “tayyare”, trafik yerine “seyrüsefer”, dönemeç
yerine “viraj” ve daha burada saymakla bitiremeyeceğim sözcükleri kullanan, bu arada da aydın geçinen yığınla insan yok mu?
Hele bir de “takip ederek izleyenler”, hem “yetenekli” hem “kabiliyetli” konuşmacılar, “mesela örneğin” diye başlayan, Türkçe ile “ilgisiz, alakasız” ham cahiller, bazen gülümsememize bile neden oluyor.
Durum böyleyken, dilimizi düzeltmek için herhangi bir girişim de görülmüyor.
Caddelerdeki yabancı adlı tabelalardan herkes yakınıyor ama değişen bir şey yok.
Yabancı adlı tabelalar her geçen gün çoğalıyor.
Güzel Türkçemizin eksiksiz, hatasız ve doğru kullanımı için, ilkin televizyonlarda haber okuyanlardan, program sunanlardan başlanmalı diye düşünüyorum.
Ardından, belli bir plan program çerçevesinde okullarda Türkçeyi doğru kullanma dersleri verilmeli.
İşyeri açmak isteyen girişimcilere de bağlı bulundukları meslek odaları tarafından, ad konusunda bazı yaptırımlar uygulanmalı.
İngiliz kaşığı ile Amerikan çorbası içire içire, güzel Türkçemizi unutturacaklar bize neredeyse.
Yok mu bir Karamanoğlu Mehmet Bey?...
|