Bir önceki yazımın başlığı, “coronavirüs curcunası” idi.
Yazımı okuyan bir tanıdık aradı, virüs olayını curcuna diye yazmamı eleştirdi.
Virüsün çok tehlikeli ve ölümcül bir virüs olduğunu anlattı.
Benim de konuyu curcuna olarak nitelememe üzüldüğünü söyledi.
Onu yanıtlarken, “konuyu ciddiye almasam böyle güzel havada evde oturur muyum?” dedim ve curcuna sözümü şöyle anlattım;
“Herkesin coronavirüs uzmanı kesilmesine curcuna dedim.
Ağzı olanın virüs hakkında konuşmasına curcuna dedim.
İşin komediye dönüştürülmesine curcuna dedim.
65 Yaş üstü insanların kuralsızlığına curcuna dedim.
Konu ile ilgili yetkililerin, gerçekten uzak açıklamalarına curcuna dedim.
Çalıştıkları yerlerden zorunlu olarak ücretsiz izinli yollanmalarına curcuna dedim.
Test sonucu kaç kişinin virüs taşıdığını, hangi ilde, ilçede, köyde, mahallede yaşadığının açıklanmamasına curcuna dedim.
Ve bu ölümcül virüsle, bize bir şey olmaz diye dalga geçen duyarsız yurttaşlar için curcuna dedim.
Fırsatçılar için bir şey yapılmadığından bu fırsatçı kesim için curcuna dedim.”
O tanıdık, ses etmeden dinliyordu.
“İkna edebildim mi?” diye sordum.
“Haklısın galiba” diye galibalı esnek bir yanıt verdi.
Aldırmadım.
Zaten esnek yanıtlara alıştığımız için aldırmadım.
İyi günler temennisiyle görüşmeyi sonlandırdık.
X
Gaziantep’te yaşayanlar, başta İl Sağlık Müdürü olmak üzere, konuyla ilgili bir yetkilinin, çıkıp bu konuda ayrıntılı bilgi vermesini istiyorlar.
Gaziantep’te test yapılmaya başlandı diye muştu veriyorlar ancak bu test sonucunda ne kadar pozitif, ne kadar negatif sonuç çıktığını söylemiyorlar.
Bu virüsten etkilenen var mıdır?
Varsa onlar ve yakınları için neler yapılmıştır?
Bilemiyoruz.
“Evinizde oturun” dediler, oturuyoruz ama elimiz yüreğimizde.
Genç dostlar arayarak, bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını soruyorlar ama “evinizde oturun” diye komut verenlerden ses soluk çıkmıyor.
Bir yetkili de çıksın artık, konuyu apaçık anlatsın.
Virüs kuşkusuyla yaşamak, en az virüs kadar sıkıntı vermeye başladı.
Hadi sabırla dua edelim…
X
Son söz bilge (!) birinden;
Büyük bilim ve siyaset adamı Profokuzi, her sıkıştığında dermiş ki, “ben de bu dünyanın nesine geldim?”
Haksız mı Profokuzi?...
|