Gözle görülemeyen, elle tutulamayan yaratık mı desem nedir, bir virüs ortaya çıktı, sempatik sinir sistemimizi allak bullak etti.
Hadi çıkın bakalım evinizden, çıkabiliyorsanız.
Ben 23 günden bu yana evimde tutukluyum.
Bu kahrolası virüs, kahrolası demekle kahrolmuyor, konuşmayla da duayla da çözülmüyor.
Ancak ağzı olan konuşuyor.
Hem de “reyting” için konuştukça konuşturuluyor.
Ekonomisti, ilahiyatçısı, hukukçusu hatta veterineri bile herkes conaravirüs uzmanı kesildi.
Tahammülünüz varsa dinleyin.
Zaten yapacak bir şeyiniz yok ya!
Aman kafanız karışmasın.
Rabbimiz hayır bildiklerimizi şer, şer bildiklerimizi hayır eder inşallah.
X
“İnsanı yaşat ki devler yaşasın” söylemini anımsadım da 23 günden bu yana evden çıkmadım.
Ve bu 23 gün içinde bizim eve gelip, ne yediğimizi, ne içtiğimizi soran, soruşturan da olmadı.
Hatta bize eldiven, maske dağıtan kimseye de rastlamadık.
Ancak haberlerden dinlediğimiz kadarıyla (zaten bir şey yaptığımız yok) 82 milyon yurttaşımızın hiçbir sıkıntısı olmadığını öğreniyor ve seviniyoruz(!)
Bakın, bakan – başkan Fatma Hanım, maskenin %98 inin Gaziantep’te üretildiğini açıkladı.
Biz yaşımız gereği evden dışarı çıkmadığımız için, bu maskelerle daha tanışamadık.
Ha bir de “geliri olmayan devlete baş vursun” deniyor ama yahu etmeyin, eylemeyin, adam evden çıkabiliyor mu da devlete gidip baş vursun.
Ve son bir soru ile yazımızı bağlayalım;
Bağış denilen yardım, gönüllü olarak mı yapılır, yoksa emirle mi?
Bu küçük sorumun havada kalacağını biliyorum da dayanamadım, yine bir sorayım dedim.
Ev hapsinin bitmesi ve virüssüz günlere kavuşmamız dileğiyle…
|