Bizim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda Kinova diye çizgi resimli bir dergi çıkardı.
Benim kuşağımda olanlar anımsarlar.
Boynuzlu ve çapraşık yüzlü maske takan Amerikalı bir halk kahramanı(!)
Kötülerin düşmanı, iyilerin yardımcısı, yalnız bir adam.
Tam bir Amerikan propagandası.
Ancak o yaşlarda biz bunun böyle olduğunu kavrayacak bilinçte değildik.
Takip ederdik, her hafta çıkan, bu maskeli adamın çizgi maceralarının yeni sayılarını bayılarak okurduk.
Şimdilerde maske zorunlu olarak moda oldu.
Ancak ortada maske yok.
Ölümcül bir virüs dünyayı allak bullak etti.
Sempatik sinir sistemimiz bozuldu.
İki aya yakın bir süre evden çıkmamak, çok ama çok çok ağır biz eziyet.
Katlanacaksın.
Neden?
Yaygın bir virüs var ki kucaklayıp götürüyor.
Hem de varsıl, yoksul, siyah, beyaz, Müslüman, Hıristiyan, deist, ateist demeden.
Ne yapacağız?
Sabırla bekleyip sonucu göreceğiz.
Hani hep beklemelerdeyiz ya!
Bir de bu virüsten etkilenenlerin, iyileşenlerin, ölenlerin günlük taksit taksit açıklanması yok mu?
Pehlivan tefrikası gibi bir şey.
Eş – dost yardımıyla birkaç maskemiz oldu ama sokağa çıkamadığımız için kullanma fırsatı bulamadık.
Dağıtılıyor, dağıtıldı denen ne maske gördük ne bir şişe kolonya ne dezenfektan.
Şimdi birilerinin çıkıp, dünyaya maske gönderiyoruz demesi, sizi güldürmez mi?
“Gendi muhtaç – ı himmet bir dede / Kande kaldı gayrıya himmet ede” demiş geçmişte bilge bir kişi.
Aynen durumumuz bu.
Biz yurttaş olarak himmete muhtaçken, nasıl bir duygudur, nasıl bir şovdur bu?
Onu da siz düşünün.
Ve düşündükten sonra karar verin.
Haksız mıyım?..
|