10 gün aradan sonra yeniden merhaba.
Kerem buyuruldu, ferman çıktı, sokaklar serbest denildi.
Yaşımız 80 e merdiven dayadığı için o kadar mutlu, o kadar memnun olduk ki anlatamam.
Tamı tamına 74 günlük ev hapisliğimiz bitti.
Bu süre içinde ayrı ayrı iki Pazar günü, kısa süreliğine de olsa sokağa çıkmıştık ama sokakta gördüklerimiz bizi üzmüştü.
Yollara gelişigüzel atılmış maskelerin, eldivenlerin, duyarsızlık ve sorumsuzluk örneği olarak karşımıza çıkmasından üzüntü duymuştuk.
Biz e-devletten izin koparıp kaçmıştık ama uzakta da olsak, durumun değiştiğini sanmıyorum.
Böyle başa böyle tarak demek geldi içimden.
Hem üzüldük, hem kızdık hem de böyle başa böyle tarak demekten kendimizi alamadık.
Dünyayı kasıp kavuran ölümcül virüs olayı henüz kontrol altına alınmadan, sanki her şey bitmiş gibi, normalleşme sürecine girmeye akıl erdiremedik, yadırgadık.
Tüm olumsuzluklara karşın, 65 yaş ve üstü yurttaşlara sokağa çıkma serbestisi için pek sevindik.
Dilerim salgının yaygınlaşması konusunda etkili olmaz.
Zaten alışveriş merkezleri (AVM), lokantalar, berberler, kahvehaneler açılmıştı.
Yani ne olacaksa olur politikası gibi bir şey.
Yasaklar sürerken de caddeler, sokaklar pek sakin değildi.
Hele 3 – 4 günlük sokağa çıkma yasağı bittiği geceler, saatler 24.00 ü gösterir göstermez ortalık curcunaydı.
Aracı olanlar atlayıp sokaklara, caddelere dökülmediler mi?
Hatta işin keyfini, havaya silah sıkarak çıkaranlara rastlanmadı mı?
Ne yapalım?
Biz buyuz, biz böyleyiz demekten başka ne yapabiliriz ki?
Yazımın başlığını Çıktık Açık Alınla olarak koyduğumuz bundandır işte.
Biz normalleşme sürecine girdik de cennet ülkemiz ve dünya ne zaman normalleşir, pek belli değil.
Can kayıplarla da olsa bu günlerin atlatılacağından umudu kesmemek gerek…
|