Televizyon izleyen herkes tanık olmuştur;
Öyle rektörler var ki hemen hemen her gün, her sabah, her akşam televizyon ekranlarında.
Konu ne olursa olsun, mutlaka o konu ile ilgili bir düşüncesi var.
Rektörü olduğu üniversiteye ne zaman gider, derslere girer mi?
Belli değil.
Öyle prof. lar var ki her gün, her sabah, her akşam televizyon ekranlarında.
Konu ne olursa olsun, o konu ile ilgili mutlaka bir düşüncesi vardır.
Ne zaman üniversitedeki odasında olur, ne zaman derslere girer?
Belli değil.
Hele bir de güncelliğini koruyan virüs konusunda ahkam kesmeye başlamıyorlar mı?
Üzülsem mi gülsem mi şaşıp kalıyorum.
Neden şaşırıyorum?
Adam ekonomi hocası, virüsü konuşuyor.
Adam arkeolog, o da virüsü konuşuyor.
Adam meteoroloji mühendisi, adam hukuk hocası, adam deprem uzmanı ama virüs konusunda allamel cihan.
Hadi gel de gülme.
Hadi gel üzülme.
Bundan dolayı gülmeyi, üzülmeyi bir yana bırakarak, şaşıp kalıyorsunuz.
Hani normalleşme diyoruz ya!
Böylelerine ekranlarını açan televizyon yöneticilerinin hiç günahı yok mu?
Allah aşkına herkes haddini, hududunu, mesleğini, uzmanlık dalını düşünerek normalleşsin desem, yanlış mı olur?
X
Aklımıza takılanı yazdık.
Bir de soralım;
Normalleşme sürecine girildi ama bu Coronavirüs salgını bitti mi?
Yukarda sözünü ettiğim anlı şanlı prof. lar bu işe ne derler acaba?
Ben merak ediyorum.
Siz merak etmiyor musunuz?
Neyse, hadi gündemi değiştirelim;
Arada bir gündeme taşınan bu Ayasofya durumu ne olacak?
Bir türlü gündemden düşürülmeyen Kanal İstanbul durumu ne olacak?
Bunları da siz düşünün artık…
|