Hukukta 3 özne vardır.
Cumhuriyet savcısı, avukat ve yargıç
Cumhuriyet savcısı iddia makamıdır, avukat savunur, yargıç yargılar.
Bu üçlü hukukun temel taşlarıdır.
Yargıç da savcı da avukat da hukuk okumuşlardır.
Çeşitli hukuk fakültelerinden mezun olmuşlardır.
Bu üç meslek gurubu birbirlerine ters görünseler de aslında birbirlerinin tamamlayıcılarıdır.
Avukatların meslek örgütü barodur.
Her ilde görev yapan avukatlar, o ilin barosunun üyesidirler.
Baro üyesi avukatlar, yaptıkları genel kurul toplantılarında başkan ve yönetim kurulu üyelerini seçerler.
Her ilin baro başkanı, o ildeki avukatları temsil eder.
Bir de Barolar Birliği diye üst kurulları vardır, bu birliğe seçilen başkan da tüm baroların temsilcisidir.
Barolar Birliği başkanı da seçimle gelir, seçimle gider.
Bunca girizgahı neden yaptım?
Çoklu baro sistemi dillendirilmiş, baroların yapısı ve seçim sistemi, bazı siyasilerce sorgulanmaya başlamıştı.
Her ildeki baroların parçalara bölünerek çoklu baro sistemi gündeme alınmak isteniyordu.
Yani bir ilde her anlayışa, her politik görüşe göre çoklu barolar olacak.
Bu parçalanma projesi, baroların dolayısıyla savunmanın hukuksal gücüne darbe vurmayı, avukatları ayrıştırmayı amaçlamaktadır.
Bu yasa taslağına karşı çıkan baroların başkanları, bir dayanışma örneği göstererek direndiler ve Ankara’ya yürüme kararı aldılar.
Ankara’ya gidip Anıtkabri ziyaret edecek ve basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirip memleketlerine döneceklerdi.
Olmadı.
Emir alan polis, baro başkanlarını Ankara’ya sokmadı.
Tartışmalar, itişmeler yaşandı.
Hatta Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı, bu itişmeler sırasında bir polisin müdahalesiyle yere yuvarlandı.
Baro başkanlarını polis gücüyle Ankara’ya sokmama çabası kaba, çirkin ve ayıplanacak bir davranıştır.
Bu olaydaki görüntüler, dünyanın gözü önünde gelişti.
Konunun daha acı tarafına gelince; birkaç haber kanalının dışında, birçok televizyon, konuyu haber olarak görmedi.
Belki de görmesi istenmedi.
Haber olarak görmeyen gazeteleri saymıyorum bile.
Gazetecilik adına, habercilik adına utanmak bana düştü.
Baro başkanları engellenmeseydi, Anıtkabri ziyaret edip bir basın açıklaması yapsaydı, her baro başkanı ilinin milletvekilleri ile görüşme fırsatı yakalasaydı kıyamet mi kopardı?
Bu konunun savunulacak hiçbir tarafı yoktur.
Bu olaylar sürerken, birkaç baro başkanı ile Anıtkabre çıkan Barolar Birliği başkanının, bu görevi götüremediği de iyice anlaşılmış oldu.
Sonuç olarak savunmaya söz verilmedi.
Hiç yoktan yaratılan bu gerginlik kimin, kimlerin işine yarar bilemiyorum ama hukuk örselenir, adalet yara alır, aklı başında herkes üzülür.
Hani normalleşme sürecine girildi ya!
Nedense hiçbir şey normal görünmüyor…
|